Page 443 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 443
[1874] 434 / MİM KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹
çalışılmıştır. Bu nişin köşeliklerinde bir-
birinin simetrisi olarak yerleştirilmiş
vazodan çıkan lale motifleri bulunmakta-
dır.
Çeşme üst kısımda 0,20 m genişliğinde
pahlandırılmış bir silme kuşağı ile son-
landırılmıştır. Bu kuşağın hemen üzerin-
de dikdörtgen formlu bir pencereye yer
verilmiştir.
Üzerinde inşa kitabesi bulunmayan
çeşme hakkında kesin bir tarih vermek
imkânsızdır. Ancak çeşme nişi kemeri-
nin istiridye formunda yapılmış olması
XVIII. yüzyıl çeşme ve sebillerinde sıkça
tercih edilen bir uygulamadır. Bu uygula-
manın en güzel örneğini yine İstanbul’da
Mimar Mehmed Ağa tarafından inşa etti-
rilmiş olan Tarlabaşı Caddesi üzerindeki
H 1145 (M 1732) tarihli çeşme karşılaşıl-
maktadır. Burada da çeşme kemeri isti- Selçuk Mülayim’in çizimiyle bir Sinan portresi
ridye formunda tasarlanmış olup çeşme
tekne taşı üzerinde lale motiflerine yer boyunca Avrupa, Sinan’ı Türk olarak
verilmiştir. Aynı tarz uygulamalarla Orta- tanıyordu. Onun etnik kökeni son
zamanlarda spekülasyon konusu edilme-
köy Damat İbrahim Paşa Çeşmesi (H
1136-M 1723) ile Taksim maksemindeki I. ye başlanmıştır. Bu bağlamda, Osmanlı
Mahmut Çeşmesi’nde (H 1145/M 1732) ileri gelenleri için hatta diğer bazı mimar-
karşılaşılmaktadır. Isba Çeşmesi’nde de lar için önemsenmeyen devşirmelik
karşılaşılan benzer özelliklerden hareket- konusu sık sık öne çıkarılan uyarılarla,
le çeşmenin XVIII. yüzyıl başlarında anlamlı bir siyasal duyarlık yaratmak
Mimarbaşısı Mehmed Ağa tarafından üzere kaydedilmiştir. Büyük ustaya atfe-
inşa ettirildiğini söylemek mümkündür. dilen dönme (mühtedi) sıfatı, ayrıca ken-
SULTAN MURAT TOPÇU disinin Anadolulu olmayıp Slav, Hırvat,
Acem veya Bosnevî olduğu şeklinde kanıt
MİMAR SİNAN veya belge gösterilmeksizin ileri sürülen
Mimarbaşı (Kayseri/ Ağırnas 1490?- fakat birbiriyle çelişen dağınık söylemler
İstanbul, 1588). Ortaçağ mimarlığının bu doğrultuda sürdürülmüştür. Kanıtlan-
bilinen ustalarını aştığı için bir yeryüzü ması hâlinde bir Osmanlı büyüğü için
tasarımcısı olarak tanınan Sinan bin her zaman kabul görecek olan bu tür
Abdülmennan, tarihî kayıtların tekrarla- varsayımlar, zaman içinde birer birer
dığı şekliyle “Sinan-ı Kayserî”den başkası çürüyerek unutulmuş, büyük ustanın
değildir. Büyük usta, üstesinden geldiği biyografisinde sadece “Sinan-ı Kayserî”
yapı türleri, yarattığı üstün nitelikli eser- gerçeği kalmıştır.
ler ve davranış biçimiyle, Osmanlı aidiyet 1936’yı izleyen yıllarda bir süre, Sinan’ın
duygusunu ömrünün sonuna kadar yaşa- Kayseri’nin 15 km. kuzeydoğusundaki
mış bir kişiliktir. Cırlavuk köyünde doğduğu zannedilmiş-
“Sinan kimdir ve kimindir?” sorusu, fark- ti. K. Özdoğan, “Sinan kuyusu” adıyla
lı görüşlere sahip çevreler tarafından tanınan bir kuyuya dayanarak doğum
mimarlık tarihinin dışına taşınarak siya- yerinin burası olduğunu ileri sürmüş,
sal bir sorun olarak gündeme getirildi- köyün adı da bundan sonra değiştirilmiş-
ğinden, etnik köken konusu fazlasıyla ti. Daha sonra bu yanlış, düzeltildi.
genişletilerek neredeyse mimari eserleri- Çünkü büyük ustanın Ağırnas’tan devşi-
nin önünde tutulmuştur. İlginçtir ki yaşa- rildiği, sonraki yıllarda da akrabaları
dığı dönem ve bunu izleyen uzun süre dolayısıyla ve Ağırnas köyü sınırlarındaki