Page 471 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 471
[1902] 462 / MİR KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹
Bölümü, Türk-İslam Sanatları Tarihi Bilim Dalı lan kitabın birinci kısmının birinci bölü-
Doktora Tezi), İstanbul 1995; Aygün Ülgen, mü Livanın (sancak, Kayseri) coğrafi
Klasik Devir Minareleri, Osmanlı Cami Pla- durumu, ikinci bölümü Liva dâhilindeki
nında Minarenin Konumu, İstanbul 1996. başlıca dağlar, üçüncü bölümü Liva için-
CELİL ARSLAN, ESMA GÜLEÇ
deki su ve madenlerle nehir ve göller,
dördüncü bölümü Liva’nın genel nüfusu
MİR’AT-I KAYSERİYYE KİTABI ile topluluklar ve konuşulan diller, beşin-
Ahmed Nazif Efendi*’nin yazmış olduğu ci bölümü Kayseri sancağının iklim ve
ilk Kayseri tarihi. havası ile atmosferik etkileri, altıncı
Halil Edhem (Eldem*) 1907 yılında Kay- bölüm Kayseri’de sanayi ve ticaret ve
seri’ye gelip buradaki Selçuklu ve Beylik- yetişen ürünler, yedinci bölüm tarım ve
ler Dönemi eserlerini görerek yazmış yer ürünleri, sekizinci bölüm bilim ve
olduğu Kayseriye Şehri isimli ilmî ese- eğitim durumu, dokuzuncu bölüm cami
rinde, “Kayseri’de şehrin ileri gelenlerin- ve mescid-i şerifler ile kütüphane ve
den İdare Meclisi Eski Başkâtibi merhum medreseleri ihtiva etmektedir.
Nazif Efendi, bu hususta çaba harcayarak Kayseri’nin eski tarihinden bahseden
bir Kayseri Tarihi meydana getirmiş ve ikinci kısmın birinci bölümü eski tarih,
hatta bunu yayınlamak arzusunda da ikinci bölüm Alp Arslan’ın hayat hikâyesi,
bulunmuş iken ömrü yetmeyerek 1915 üçüncü bölüm Danişmendli* emirler
yılında ölmesi, memleket için bir kayıp idaresi, dördüncü bölüm Anadolu Sel-
teşkil eder. Hatta eksik kalmış olsa bile çukluları, beşinci bölüm İlhanlılar* ve
adı geçen eserin yayınlanması faydalı Eretnaoğlu Beyliği ve Karamanlı idaresi-
olur.” şeklinde kanaatini belirtmiştir. ni anlatmaktadır.
Ahmed Nazif Efendi’nin Mir’at-ı Kay- Mir’at-ı Kayseriyye’nin üçüncü kısmı
seriyye (Kayseri’nin Aynası) ismini ver- 1835 yılına kadarki şehrin Osmanlı tarihi
diği bu eseri üç kısım, iki ciltten meydana kısmını içerisine almaktadır. Kitabın
gelmiş olup onun ölümünden sonra sonuna şehrin köylerini, yetiştirdiği
yazma olarak ailesine, oğlu Hilmi ürünlerin listelerini ihtiva eden tablolar
Demirel’e kalmıştır. O, Cumhuriyet’in ve kitabe metinleri konmuştur.
başından itibaren kitabı bastırmak iste- Ahmet Nazif Efendi kitabında, zamanın-
yen valiler ve vilayet yetkililerine ketum da mümkün olduğu kadar kaynaklara
davranarak kitabını teslim etmemiş ve ulaşarak Selçuklu ve Beyliklerin sonuna
ölümüne kadar elinde tutmuştu. Bir ara kadar şehrin tarihini yazmıştır. Ancak
bu satırların yazarı Kayseri Müzesi’nde muhakkakki belli kaynakları görememiş
görev yaptığı dönemde zamanın Kayseri olması ve sonraki yapılan çalışmalarla
Belediye Başkanı Mehmet Çalık*’ı, kitabı ortaya çıkan gerçekler, naklettiği olaylar-
Hilmi Demirel’den satın alıp bastırmak da bir kısım değişiklik ve eksiklikler mey-
üzere ikna etmişse de başkan daha sonra dana getirmiştir. Ancak Kayseri Şeriye
bu işten vazgeçtiği için kitabın basımı Sicilleri’ne (mahkeme kayıtları) dayana-
yine akamete uğramıştır. Hilmi Demirel’- rak yazmış olduğu Osmanlı kısmı takdire
in ölümümden sonra oğlu Raşit şayandır ve büyük değer ifade etmekte-
Demirel’e geçen kitap, Prof. Dr. Mehmet dir. Yine tarihî yapılar ve kitabeleri hak-
Palamutoğlu*’nun yayına hazırlaması kında verdiği bilgiler de değerlidir. Keşke
şartı ile Vali Yüksel Çavuşoğlu*’na teslim Nazif Efendi, devrinde mevcut olup
edilmiştir. şimdi birçoğu kaybolmuş Kayseri’deki
1987 yılında, Raşit Efendi Kütüphanesi* diğer mescit, türbe ve çeşmelerin de kita-
memuru Ali Rıza Karabulut*’un da yar- belerini nakledebilseydi, eser daha fazla
dımlarıyla Mehmet Palamutoğlu tarafın- değer kazanacaktı.
dan yeni yazıya çevrilip yayına hazırla- Kitap yayınlanırken bazı hatalar yapıl-
nan eser aynı yıl Vilayet Özel İdare Mat- mış, sadeleştirme sayfa altlarında kelime
baasında bastırılmıştır. açıklamalarıyla yapılarak okunması zor-
Kayseri Özel İdare Müdürlüğü ve Kayse- laşmış ve hacim artırılmıştır. Doğrudan
ri Belediyesi Birliğinin 2 nolu yayını ola- metinde sadeleştirilme yapılıp daha
rak, büyük boy, 222 sayfa hacminde bası- uygun bir yayın yapılabilirdi. Yine tarihî