Page 11 - Kayseri İmari Ve Mekansal Gelişimi
P. 11

Kayseri’nin İmarı ve Mekânsal Gelişimi  11









                                     BİRİNCİ BÖLÜM


                Antik kentler üzerine birkaç söz…

                Gademer, tarihin “ Karanlık bir kitap gibi” olduğunu söyler. 1

                Geriye doğru gidildiğinde bu karanlık iyice yoğunlaşır, giderek göz gözü
            görmez olur. Belki de bundan olacak, insan tarihe kendi zamanından, kendi za-
            manının koşulları içinden bakmaya eğilim duyar. Bu durum bir noktaya kadar
            normaldir de. Zira herkes, kendi ufku, kendi kültür dairesi içinde bulunur, oradan
            bakar, oradan görür. Antik kentler içinde aynı durum geçerlidir, onlar da karanlık
            bir kitap gibidir.
                Geçmiş zamanın bir daha gün yüzü görmeyecek sayfalarına gömülmüş ha-
            diselerini, yaşantılarını nasıl bilebiliriz? Ne kadar bilebiliriz? Arkeologların yo-
            rumları oradaki yaşantıyı ne kadar verebilir bize? Tek boyutlu, yalın bir görüntü
            değildir antik kent; içinde binlerce yılın değişimlerini, anlam katmalarını taşır.
            Farklı  uygarlıkları,  farklı  yaşayış  ve  düşünüş  biçimlerini,  farklı  zamanları  ve
            farklı koşulları içinde barındırır. Bir antik kent, binlerce yıllık birikimi ile tarih
            kitabının kapanmış sayfaları arasındadır. O sayfalara binlerce yıl içinde nelerin
            yazıldığını tam olarak hiçbir zaman bilemeyiz.
                Antik kent kavramının kapsamı oldukça geniştir. İnsanların yaşadığı hele
            hele kültür ve uygarlık ürettiği her coğrafyada çok sayıda antik kent vardır. Söz-
            gelimi Anadolu’da yüzlerce antik kente rastlamak mümkündür. Yakın ve uzak
            çevremize baktığımızda Asurîler’den, Hititler’den, Urartular’dan, Grekler’den,
            Roma ve Bizans’tan kalma onlarca antik kente rastlayabiliriz. Antik kentlerden
            bir kısmı hayatiyetini kaybetmiş, bazılarında ise yaşam hala sürmektedir. Sözge-
            limi Teb, Ninova, Babil, Efes, Milet, Atina, Roma, Samiriye, Yeruşalim, Sidon,
            İskenderiye, Hattuşaş, Tuşba gibi şehirler neredeyse antik birikimleriyle gündelik
            yaşamın canlılığını birlikte sergilerler.

                Tıpkı insanlar gibi şehirlerin de bir yazgısı, bir ömrü, doğumu ve ölümü var-
            dır. Ağır devinimleriyle zamanın karanlık katmanları arasından aşıp gelen antik
            kentler, farklı dönemlerin, farklı kültür ve uygarlıkların, farklı inanış ve yaşayış
            biçimlerinin tanıklığını yaparlar. Bu sebeple, her kavmin, her uygarlığın kendi
            öyküsünü yazdığı bir kitap, kendi resmini yaptığı bir tablo gibidir. Onların say-

            1  Hans – Georg Gadamer, Truth and Method, trc. William Gelen – Doepel, Great Britain for Sheed &
               Ward. Ltd. London, 1981
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16