Page 387 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 2
P. 387
[858] 378 / GİY KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹
isimlerine rastlanmaktadır:
“Kırmızı sim düğmeli ağa nimteni (min-
tan), fıstıkî mercan düğmeli ağa nimteni,
mavi salcı nimteni, kırmızı şal, mor şal,
zümrüdî şal, beyaz fes, fıstıkî sim (gümüş)
şeritli salcı nimteni, çuha piyade şalvarı,
hurç heybesi, kırmızı çuhaya kaplı nâfe,
kantuş kürk, karabina, mavi çuhaya kaplı
kürk ile demir koparan, mavi mercan
düğmeli bağar yeleği, mavi çuha şalvar,
atlı şalvarı.”
Bu belge XVIII. yüzyıl Kayseri’sinde kul-
lanılan giysiler ve giyim kuşamda tercih
edilen renkler konusunda ilgi çekici
ipuçları barındırmaktadır.
Cumhuriyet kurulduktan sonra belli bir
döneme kadar -özellikle Kayseri merkez-
de- erkeklerde, başta daha çok sivri kalıp
fes ve üzerine sarılan sarıkla birlikte, üst
Şakir Sungar’ın eşi Saadet Hanım’ın giyimde göynek, yelek ve ceket, ayakta ise
kıyafeti-1929 (B. Akbaş Arşivi) kısa beyikli şalvar ve camız gönünden
yapılma çarık giyilmeye devam edilmiş-
nin Seyahatnâme’sinde de görmekteyiz. tir. Kadınların dışarı giyiminde ise daha
O, “Evvelâ şehir ayanı tamamen saya çok siyah-beyaz veya lacivert-beyaz renk-
çuka ile samur, zerdeva, tilki boğazı, na- li makarna çar ile sade siyah renkli çarlar
fesî ve sincap kürk giyip, atlas kaftan gi- kullanılmakta idi. Özellikle makarna çar
yerler. Orta hâlli olanları iskerled ve Lon- veya bürümcük çar da denilen çar, Cum-
dura çuka ve boğası kaftan giyerler. Ka- huriyetten sonra da uzun yıllar giyilmeye
dınları sivri takke giyip üzerine izar (çar) devam edilmiştir. Gayrimüslim ahalinin
bürünürler.” diyerek konu hakkında bi- giyim-kuşamı da bütün Anadolu’da oldu-
rinci elden bir tanıklıkta bulunmuştur. ğu gibi Kayseri’de de Müslüman ahalinin
Ayrıca Ahmed Nazif Efendi*’nin Mir’at-ı giyimi ile benzerlik arz etmekteydi.
Kayseriyye’sinde yöremizin giyim kuşa- Aynı zamanda insanlar içlerinde bulun-
mıyla ilgili güzel bir örneğe; ayrıntılı bir dukları durumlarını da (özellikle iş du-
sayım döküme rastlamaktayız. Belgeye rumlarını), giyim kuşama yansıtmıştır.
göre Cebeci Bayraktarı Sarımsaklı (Bün- Kadınlarımızın iş görürken önlük, arkalı
yan) Ahmed Ağa adının karıştığı Patrona veya elbiselerinin kollarının kirlenmeme-
Halil Ayaklanması sonucu İstanbul’dan si için kolçak takmaları, iş durumunun
soruşturma için gelen memurlar, kendi-
sini bulamayınca mallarını zapt edip bir giysilere yansımasıdır. Bu tür giyim Pı-
listesini çıkartmışlardır. Açık artırma ile narbaşı* ve Sarız* Avşarlarında sıklıkla
satışa sunulan bu mallar arasında şu giysi görülmektedir. Bu duruma bir örnek de
hayvancılıkla uğraşanların, keçe - yamçı
(ata binerken soğuktan korumak için)
giymeleridir. İncesu’ya yerleşen halkımı-
zın kadınları o yörenin şartlarına uygun
“peyikleri” çok geniş şalvarlar giyinmek-
teydiler.
Kaynakça:Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi
Seyahatnâmesi, (hzl Seyit Ali Kahraman-Yücel
Dağlı), YKB Yay., İstanbul 1999, C.3, 1.Kitap, s.
1960’lı yıllarda sokak kıyafetleri 241; A. Nazif , Mir’at ( Palamutoğlu), s.147–148.