Page 246 - kayseride_ticaret_ve_sanayi
P. 246

Kadir Dayıoğlu
            Erciyes Siteleri’nin hemen batı tarafındaydı. Bu haddehanede önceleri, hurda kap-kacak
            eritilir bakır levha haline ve bu levha da haddene geçirilerek çeşitli kalınlıkta tabakalar
            haline getirilirdi. Daha sonra hurda kap-kacak ile birlikte Ergani’den getirilen kütük
            bakırın da imalatta kullanıldığını görüyoruz.

               1950’li yılların başında “Dananın Ahmet Ağa “ ya da asıl ismiyle Ahmet Danaoğ-
            lu’nun fabrikasyon beyaz gazoz üretmeye başladı. Şifahiye ve Gıyasiye Medreselerinin
            hemen batı tarafında, “Kıvılcım Kitapevi”nin olduğu yerde imal edilen ve Kıranardı
            Gazozu olarak piyasaya sürülen bu gazozun suyu Kıranardı’ndan, tankerle getirilirdi.
            Evleri ve fabrika iç içeydi. Bizler de çocuktuk. Dolan şişelerde “talaş” ve “cam kırığı”
            kontrolu yapardık. Talaş ve cam kırığı olanları ayırt ederdik. Kırık da kapak şişe ağzına
            preslendiğinde ortaya çıkardı. O da genellikle şişenin içerisine girerdi. Tabii, bizler de
            defolu gazozlardan bol bol içerdik. Ayrıca, tankerin yanında bulunan gözler içinde “gaz
            tenekesi” ebatlarında kapalı tenekelerde su getirilir, bunlar, günümüzün damacana
            suları gibi pazarlanırdı. Tanker, Kıranardı-Endürlük yolu üzerinde, merhum Doktor
            Arif Akşehirlioğlu’nun bağının alt tarafındaki çeşmeden dolardı. Danaoğlu burasını
            Kıranardı Muhtarlığından kiralamıştı. Çeşme, hala durur ve faaldir.
               Kayseri’de, gazoz fabrikaları, dönemin müftüsünün (1966-1970), “Gazozda alkol
            var!” demesi üzerine zor günler geçirdi. Yine aynı müftünün, Diyanet İşleri Başkanlığı
            da yapan Prof. Dr. Tayyar Altıkulaç ve arkadaşları için; “Bunlar mezhepsiz!” dediğini ve
            Kayseri’den sürüldüğünü biliyoruz. Kayseri’de, yine o yıllarda, gazoz üreten çok firma
            varmış. Bunlardan birisi, Erzurumlu Mustafaağa imiş. Bu bilgiyi de merhum Mehmet
            Okandan vermişti.
               1950’li yılların başında kamuoyunda, “Düdüklünün Kadir Ağa” olarak bilinen Kadir
            Tanver, Kayseri’de “Termo” adı altında, alüminyum pres/döküm ilk düdüklü tencereyi
            yapmaya başladı. 1960’lı yıllarda ise pres/döküm düdüklü tencere yapımı giderek
            yaygınlaştı. Türkiye Haritası üzerinde ağaç gibi yükselen ve sağ elini Trakya’ya doğru
            çeviren bir delikanlının, yabancı düdük tencereler için; “Dur. Türkiye’de Ulubaş var!”
            dediği reklam panoları hâlâ hafızalarda. Ulubaş’ın kurucuları Mustafa ve Osman Ulubaş
            kardeşler. Sonra, Osman Ulubaş’ı “Yuvam”’ın kurucusu olara görüyoruz. Bugün tesisler
            kapandı. Mustafa Ulubaş genç yaşta öldü. Osman Ulubaş’ı hayr ve hasenat işlerinde de
            görüyoruz. Şehir Hastanesi yanına yapılan Kayseri Fen Lisesi binasını Osman Ulubaş
            yaptırttı. İsmi de Osman Ulubaş Kayseri Fen Lisesi oldu. Lise, 2018 yılında eğitim ve
            öğretime geçti.

               Dikiş Makinesi, süt makinesi, bisiklet ve soba yapan ve 1973 yılında kapanan Adaşlar
            Kolektif Şirketi’ni (1962) ilkler arasında anmak mümkündür. “Adaşlar” ismi ise Fuat
            Onbaşılı ve Fuat Hisarcıklıoğlu isimli kurucu iki ortağa izafeten verilmiştir. Yine 1960’lı



            246
   241   242   243   244   245   246   247   248   249   250   251