Page 88 - kayseride_ticaret_ve_sanayi
P. 88
Kadir Dayıoğlu
sosyal ve ekonomik olaylarını bilmeden Cumhuriyetin nasıl bir “miras” devraldığını
kavrayamayız.
Balkan Savaşı ve bunu takip eden 1. Dünya Savaşı, tüm ülkede olduğu gibi Kayseri’de
de yokluk, kıtlık ve perişanlığı peşinden getirdi. Aslında kıt olan üretim, durma noktasına
geldi. Halk ihtiyaç maddelerini zor temin ediyordu. Genç nüfus sürekli askere alınıyor,
devlet otoritesi kalmamış, asayişsizlik had safhada, dağlar taşlar eşkıya ile dolmuş, can
ve mal güvenliği kalmamıştı. Sonuçta; Osmanlı’nın özellikle Selçuklu’nun önemli bir
ticaret ve sanayi kenti olan Kayseri de şüphesiz bundan nasibini aldı.
1913-1915 dönemi için yapılan sanayi sayımında ülkenin, 1923 sınırları içerisinde
kalan, alanında 10 ve daha fazla kişi çalışan 560 İmalat Sanayi işyeri mevcut olup bu
işyerlerinde toplam 35 bin kişi çalışmaktaydı. Ayrıca; 560 işyerinden sadece 282’sine ait
bilgilerin açıklandığını biliyoruz. Açıklanan bu bilgilere göre: Gıda sanayinde 78, taş
ve toprağa dayalı sanayide 21, deri sanayinde 13, ağaç ve mantar sanayinde 24, dokuma
sanayinde 78, kağıt-kırtasiye sanayinde 55, kimya sanayinde 13 işyeri mevcut olup bu
işyerlerinde ise toplam 14 bin 60 kişi çalışmakta ve imalat sanayi içerisinde %27,7 ile
gıda ve dokuma sanayileri büyük paya sahip bulunmakta (TOBB).
Bu sanayi işyerlerinde yapılan üretimin, yurtiçi tüketimi karşılama oranları ise;
pamuklu kumaşlarda %10, yünlü kumaşlarda %40, ipekli kumaşlarda %5, sabunda
%20, buğday ununda ise %60. Sayım kapsamına girmeyen ve çoğunlukla evlerde el
tezgahı şeklinde faaliyet gösteren işyerlerinin faaliyet ve üretimleri hakkında bilgi eli-
mizde mevcut değildir. Yukarıda zikredilen ürünlerin dışında kalan sanayi ürünlerinin
tamamı yurtdışından ithal edilmektedir. Ayrıca yine bu dönemde; sayısız cephelerde
yapılan harplerde, binlerce insan ölmekte, bu nedenle aslında az olan nitelikli insan
sayısı da giderek azalmakta, topraklar da giderek küçülmektedir.
Cumhuriyet’in Hedefi
“Son 200 yılda Türkiye’de uygulanan iktisat politikaları dönem dönem önemli
değişiklikler gösterdi. Ancak her dönemde Türkiye dünyada genel kabul gören iktisadi
modeli benimsedi. 19. yüzyıldaki açık ekonomi modelinin yerine 20. yüzyılın ilk yarı-
sında ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında içe dönük, korumacı ve müdahaleci sanayileşme
stratejisini aldı. 1980 sonrasında ise ithal ikamesi olarak da adlandırılan model yerini
piyasa yanlısı neoliberal politikalara ve ekonominin tekrar dışa açılışına terk etti. Ancak
her dönemde iktisadi büyüme hızı, dünya ve gelişen ülkelerin ortalamalarına bir hayli
yakın gerçekleşti.” (Pamuk, Şevket)
88