Page 28 - Kültepe Kaniş
P. 28

Prof. Dr. Cahit Günbattı  | Kültepe - Kaniş
            gilere ulaşılıncaya kadar İlkçağ Tarihi hakkındaki bilgiler Tevrat ve Heredot Tarihi gibi
            kaynaklarda anlatılanlara dayanıyordu. Mezopotamya’da ve Anadolu’da yaratılmış
            parlak kültürlerden habersiz olan Batı dünyasında bütün bilgilerin kaynağının Eski
            Yunan’da bulunduğu düşüncesi hâkimdi. Daha 19. yüzyılın sonlarından itibaren, bu
            düşüncenin doğru olmadığı; Batı kültürünü yaratan pek çok değerin kaynağının Eski
            Önasya’da aranması gerektiği ortaya çıkmıştır. Asur bilimi üzerine çalışan tanınmış
            araştırmacı J. Bottéro, “Helenistler arasında en tutucular bile, açıkça söylemeseler de,
            Eski Yunan’ın hem kültür hem de başka alanlarda Doğu’dan ne derece etkilendiğini
            bugün artık inkâr edemiyorlar” demektedir. 2

               Anadolu’da çeşitli yerlerde yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan buluntular
            ve bunlar arasında özellikle Çorum-Alacahöyük ve Tokat-Horoztepe mezarlarında bulu-
            nan sanat değerleri çok yüksek altın, gümüş, elektron ve bronz eserler M.Ö. 3. binde
            Anadolu’da parlak uygarlıkların varlığını ortaya koymuştur. Bu uygarlıkları yaratanların
            Anadolu’nun bilinen ilk yerli halkı olan Hattiler olduklarından şüphe edilmemektedir.
            Nitekim daha Akad Devleti zamanından (M.Ö. 2350-2170) başlayarak, M.Ö. 7. yüzyıl
            ortalarına kadar Mezopotamya yazılı kaynaklarında Anadolu’dan “Hatti Ülkesi” olarak
            bahsedilmiştir. “Hatti” sözü Anadolu’nun ilk yazılı kaynakları olan Kültepe tabletlerinde
            de “Hatti” ve bu kökten gelen Hitit Devletinin başkenti Hattuşa, Hattuş şeklinde birçok
            kere geçmektedir.  Hitit kaynaklarında da Anadolu “Hatti ülkesi” olarak anılmıştır.
                            3
               En eski Hint-Avrupalı kavim olan Hititler’in, aksini iddia edenler olsa da , Anado-
                                                                              4
            lu’nun yerli halkı olmadıkları, M.Ö. 2. bin yılın başlarında Anadolu’ya bir yerden göç-
            tükleri kabul edilmektedir. Hititler’in ve daha çok Anadolu’nun batısında ve güneyinde
            oturmuş olan yakın akrabaları Luwiler’in ve dilleri hakkında çok daha az şey bildiğimiz
            Palalar’ın nereden göçtükleri hakkında şimdiye kadar arkeloljik veya filolojik hiçbir kanıt
            bulunamamıştır. Hititler yüzyıllarca birlikte yaşadıkları Hattiler’den öyle etkilenmişler
            ki, kendilerine “Hatti ülkesinin insanları / oğulları” derken, Hitit kralları da kendilerini
            “Hatti ülkesi kralı” diye takdim etmişlerdir.
               Yapısı itibariyle Türkçe’ye benzer bir dil konuşan Hattiler’in kendilerinden yazılı belge
            kalmamıştır. Hattiler ve Hattice hakkındaki bilgilerimizin kaynağı Boğazköy-Hattuşa
            ve diğer önemli Hitit şehri Ortaköy-Şapinuwa’da bulunmuş Hattice veya Hattice-Hititçe


               fakat anlamları farklı birçok işaret de bulunmaktadır.
               Gelişmesini özetlediğimiz piktografik yazı yüzyıllar boyunca gittikçe değişerek bilinen çivi yazısı halini
               almıştır.
            2   J. Bottéro, Mésopotamie L’écriture, la raison et les dieux, Gallimard 1987. (Eser Türkçe’ye M. Emin Özcan
               ve Ayten Er tarafından çevrilmiştir: Mezopotamya Yazı, Akıl ve Tanrılar, Ankara 2003)
            3   Kh. Nashef 1991, s. 57-58.
            4   Bu konuda bkz. A. Ünal 2002, s. 23-24

            28
   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33