Page 30 - Kültepe Kaniş
P. 30
Prof. Dr. Cahit Günbattı | Kültepe - Kaniş
Eski Asur Ticaret Kolonileri
Mezopotamya’da M.Ö. 2. bin yılın başlarında Sumerliler’in kurduğu son devlet olan
III. Ur’un yıkılmasıyla bağımsızlığına kavuşan Asur’da bir refah ve kalkınma dönemi
başlamıştır. Kuzey Irak’ta Musul’un yaklaşık 90 km. güneyinde, Dicle’nin batı kıyısında
bulunan Asur şehri, stratejik konumunun sağladığı imkânlarla ve özellikle Eski Asur
hanedanının tanınmış kralı İlišuma’nın imar faaliyetleri ve vergileri indirmek, çevre
ülkelerin tüccarlarını Asur’a çekmek için tekelleri kaldırmak gibi ekonomik kalkınmaya
yönelik girişimleri ile kısa zamanda uluslararası ticaretin merkezi haline gelmiştir.
Gelişen ekonominin sonucu büyük sermaye sahibi tüccarlar, başta çeşitli kumaşlar
olmak üzere, ülke içinde üretilen veya pazarlanmak üzere dışarıdan Asur’a getirilen bazı
malların ihracı ve esasen ham madde kaynakları bakımından çok fakir olan Mezopo-
tamya’da ihtiyaç duyulan malların ithali için çevre ülkelere yönelmişlerdir. Bu yönelişte
anlaşılan, gerek zengin doğal kaynakları ve gerekse o tarihlerdeki siyasî gelişmelere ve
ekonomik ihtiyaçlara bağlı olarak yabancı tüccarlara sağlanan kolaylıklar dolayısıyla
Anadolu tercih edilen ülke olmuştur.
Aslında Mezopotamyalı tüccarların Anadolu’ya bu ilk gelişleri değildi. Daha yazılı
devrin başlamasından yaklaşık 400 yıl kadar önce tarihte olağanüstü işler başarmış
Akad Hanedanı’nın kurucu kralı Sargon, Kültepe tabletlerinde Puruşhattum olarak
çok sık geçen Puruşhanda şehrine bir sefer yapmıştı. Bu seferin öyküsünün anlatıldığı
Boğazköy’de bulunmuş şar tamhari “savaşın kralı” diye bilinen, M.Ö. 14. yüzyıla tarihle-
nen Hititçe metinden, Akad kralının bu seferi Puruşhanda’da oturan Akadlı tüccarların
kendisinden yardım istemeleri üzerine yaptığını öğreniyoruz.
Kültepe-Kaniş’te beklenmedik bir şekilde, sıradan bir Asurlu tüccarın arşivinde
Eski Asur dilinde yazılmış, Sargon’un askerî başarılarının anlatıldığı bir tablet (Kt. j/k
97) bulunmuştur. Tarafımızdan yayınlanan bu önemli belgeden Sargon’un Anadolu’ya
yaptığı bir sefere ilişkin bilgiler ediniyoruz. Kendisini “dört cihanın kralı; kudretli kral”
10
sözleriyle takdim eden Sargon, doğudan batıya kadar bütün ülkeleri zaptettiğini; bir
günde 70 şehri yendiğini ve krallarını esir ettiğini; kendi ifadesiyle, Amanos dağlarını
ikiye ayırdığını ve onların arasına bir kazık gibi heykelini diktiğini anlatmaktadır.
Metinde ismi geçen şehirler arasında Hatti ve Kaniş’in de yer alması önemlidir. Çünkü
Sargon’dan çok sonra Hititçe yazılmış, Boğazköy’de bulunmuş şar tamhari metninde
anlatılanların gerçek mi yoksa bir efsane mi olduğu hep tartışıla gelmiştir. Kültepe’de
bulunmuş bu yeni belge ile şar tamhari’de yazılanlar bir bakıma doğrulanmış ve Sargon’un
bilinenlerin de ötesinde Anadolu’da geniş bir coğrafyada askerî hareketlerde bulunduğu
ortaya çıkmıştır. Sargon’un torunu Naramsin de Boğazköy’de bulunmuş Hititçe yazılmış
10 C. Günbattı 1997, s. 131 vd.
30