Page 13 - Vakıf Roma Rakamlı Sayfalar
P. 13

SÖZLÜK
                        Âsiyâb: Değirmen, iĢleyen değirmenlerden vergi alınırdı.
                        Avârız  vakıfları:  Bir  bölgeden  alınan  bilhassa  nakdî  avârıza  karĢı  o  yerin  hayırseverleri
                  tarafından kurulan vakıflara verilen isim. Bu vakıfların geliri ile halka bir mükellefiyet yüklenmeden
                  avarız ödenirdi. Avârız vakıfları, bu verginin bilhassa sık sık ve geliĢi güzel bir Ģekilde toplanmaya
                  baĢlanmasından sonra kurulmuĢtur.
                        Avârız:  Osmanlı  vergilerinden  ve  rüsum-ı  örfiyedendi.  Aslında  olağanüstü  hallerde  halka
                  yüklenen malî, aynî ve bedenî vergilerdi ama zamanla sürekli hâle gelmiĢtir.
                        Âyende ve revende: Vakıf misafirhane, zaviye ve tekkelerde gelip-giden misafirler manasına
                  kullanılmaktadır.
                        Bâ-berât: Berat ile, beratlı.
                        Bâd-ı  hevâ:  Osmanlı  devrinde  alınan  vergilerden  biri.  Rüsum-ı  örfiyenin  tekâlif-i  örfiye
                  kısmındandı.
                        Bahâ-i asel: Bal bedeli
                        Bahâ-i buhûr ve revgan-ı kanâdîl: Kandil yağı ve buhur bedeli.
                        Bahâ-i erzen: Pirinç bedeli
                        Bahâ-i gallevât: Gelirlerin  bedeli
                        Bahâ-i gendüm-i ta'âm: Yemeklik buğdayın  bedeli
                        Bahâ-i gendüm: Buğday  bedeli
                        Bahâ-i gûşt: Et  bedeli
                        Bahâ-i hîme: Odun, kütük  bedeli
                        Bahâ-i hîzem: Yakacak odun bedeli.
                        Bahâ-i nân: Ekmek bedeli
                        Bahâ-i nemek ve nohud: Tuz ve nohut bedeli
                        Bahâ-i nemek ve piyâz: Tuz ve soğan bedeli
                        Bahâ-i revgan-ı çerak: Kandil yağı bedeli
                        Bahâ-i revgan-ı sâde: Sade yağ bedeli
                        Bahâ-i şem': Aydınlatma bedeli
                        Bahâ-i ta'âm: Yemek bedeli
                        Bahâ-i ziyâfet-i müsâfirîn: Konuklara verilen ziyafet bedeli
                        Batın: Örfte nesep yönünden derece manasına kullanılır.
                        Batnen  ba'de  batnın:  Nesilde  derece  derece  demektir. Evlada meĢrut vakıfta birinci batında
                  kimse  varken  ikinci  batında,  ikinci  batında  varken  üçüncü  batında  ...  olanlar  vakıf  Ģartından
                  yararlanamaz.
                        Bevvâb-ı zâviye: Zaviye kapıcısı
                        Buk'a: Yer, toprak, büyük kapı.
                        Câbî-yi evkâf: Vakfın gelirini toplayan tahsildar demektir.
                        Câbî: Cibayet eden, gelirleri toplayan tahsildar.
                        Celâliyye: Bkz. evkâf-ı Celâliye
                        Cemâ'at: Topluluk, camiye namaz kılmak için toplanan kiĢiler.
                        Cibâyet: Vergilerin, devlet gelirlerinin tahsili. Büyük vakıfların ayrı vazifeliler tarafından idare
                  edilen kısımları.
                        Cihet: Görev, hizmet, evkaf maaĢı.
                        Cihet-i  asliye:  Vakfın  baĢlıca  gayesini  oluĢturan  hizmet  demektir.  Müderrislik,  imamlık,
                  hatiplik gibi.
                        Cihet-i bahâ-i hasır ve revgan: Yağ ve hasır bedeli ciheti
                        Cihet-i bevvâb: Kapıcı  ciheti
                        Cihet-i câbîyân: Cabiler ciheti
                        Cihet-i cibâyet: Cibayet ciheti

                                                                 xiii
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18