Page 125 - İbrahim Tennuri
P. 125

İbrahim Tennûri | hayatı ve eserleri
            Veli: Dost.                           Yikrek, yiyikrek: Daha iyi, üstün.

            Velîkin: Amma, fakat, lâkin.          Yil: Yel.
            Vera: Arka, geri, haramdan            Yilmek: Koşmak, bir şeyin peşinde dolaşma.
            sakınma, yasaklardan uzak durma,      Yiltmek: Koşturmak, dolaştırmak.
            halk, âlem, mahlükat, kâinât.
                                                  Yini: Yeni.
            Vezağ: Keler, karga.
                                                  Yunmak: Yıkanmak, temizlenmek.
            Vezn: Tartma, tartılma, ölçülü.
                                                  Yüz olmak: Alacağını borçlu olduğu
            Virân: Yıkık, yıkılmış, kederli, üzgün.
                                                  kimseye vermek üzere anlaşmak.
            Visâl: Ulaşma, erişme, sevgiliye kavuşma.
                                                  Yüz eylemek: Alacağını borçlu olduğu
            Vuslat: Ulaşma, erişme, sevgiliye kavuşma.  kimseye vermek üzere anlaşmak.
            Vuzu: Abdest.

            Vü: Ve.                               Z
                                                  Zâhid: İbadete dalan kimse, çok dindar.
            Y                                     Zahir: Açık, görünen, belli, meydanda.

            Yabân: Dışarı, kır, şehir dışı.       Zahm: Yara.
            Yaği: Düşman.                         Za’ifü efkar: Zayıf ve en fakir.
            Yağmalamak: Yağmalamak, talan etmek.  Zar: Ağlayan, inleyen.

            Yalın: Çıplak.                        Zat: Kendi, asıl, öz, saygıya değer kimse.
            Yaman: Yiğit, şaşırtıcı, yavuz.       Zeban: Ağız, dil, lisan.

            Yâr: Dost, ahbab                      Zebâni: Cehennemdeki azap melekleri.
            Yarak: Hazırlık, ihtiyaç.             Zebâyıh: Kesilmiş, boğazlanmış hayvanlar.
            Yas: Matem, üzüntü.                   Zebun etmek: Zayıflatmak.
            Yavuz: Kötü, fena, yaman.             Zedallik: Hilekarlık, dolandırıcılık.

            Yavı kılmak: Kaybetmek.               Zehr: Zehir, ağu.
            Yayak: Yaya                           Zelle: Küçük günah.

            Yiğ: Daha iyi, üstün.                 Zer: Altın.
            Yidmek: Elinden tutup götürmek.       Zerd: Sarı.



                                                                                    125
   120   121   122   123   124   125   126   127   128