Page 123 - İbrahim Tennuri
P. 123

İbrahim Tennûri | hayatı ve eserleri
            T                                     Tecrîd: Tek olma, ayrılma, ayırma,
                                                  Allah’dan başka her şeyden ayrılma.
            Ta’cîl: Acele etmek, hemen yapmak.
                                                  Tedris: Ders verme, verilme, okutma.
            Ta’n: Yerme çekiştirme.
                                                  Teftiş: Sorup araştırma, muayene, kontrol.
            Ta’zir: Tekdir etme, azarlama.
                                                  Telettuf: Nâzikâne muâmelede bulunma.
            Tabl: Davul.
                                                  Telvin: Renk verme, boyama, boyanma.
            Tahâret: Temizlik, temiz olma.
                                                  Temellük: Mülk edinme, kendine
            Tâhir: Temiz, temizleyici.            maletme, sahip olma.
            Taht: Hükümdarlık makamı, alt, aşağı.  Temkin: Ağır başlı, televvünden kurtulup

            Takâzâ kılmak: Karşılıklı ödeşmek,    huzur ve sükuna kavuşan kimse.
            değiştirmek, çıkışma.                 Temyîz: Ayırma, ayrılma, seçme, seçilme.

            Takrir: Anlatma, anlatış, yerleştirme.  Tene’um: Nimetlendirilmiş, nimetlendirme.
            Takdir: Kısaltma, bir işi eksik yapma.  Teng: Dar, sıkıntılı.
            Tal’a: Doğmak, doğuş.                 Tennûr: Tandır.
            Talak: Boşama, boşanma.               Tersâ: Hristiyan.

            Talamak: Zararlı bir şeyin ısırması.  Teşrif: Şereflendirme, şeref verme.
            Tâlib: İstekli, isteyen.              Teşvik: Şevk ve gayrete

            Tam’a: Açgözlülük, tamah.             getirme, isteklendirme.
            Tamü: Cehennem.                       Teşviş: Kargaşalık, karışıklık.
            Tamûlık olmak: Cehennemlik olmak.     Tevbe şikest: Tevbesini bozan.
            Tanrı: Allah.                         Tevellâ: Birine yanaşma, birini dost
                                                  tutma, sevgi ve yakın lık gösterme.
            Tanuk, tanık: Şâhit, bir vak’ayı gören.
                                                  Tevsi: Genişletme.
            Târâç: Talan, yağma, çapul.
                                                  Tezvir: Yalan, dolan, ara
            Tatavvu’: Nâfile, fazla, ek.
                                                  bozmak, koğuculuk.
            Tâvus: Tavus kuşu.
                                                  Tılsım: Sihir, büyü, efsane.
            Tazarru’: Yalvarma, yakarma.
                                                  Tınmamak: Aldırış etmemek.
            Te’cîl: Sonraya bırakmak.
                                                  Timir: Yara ve ağaç bakımı,
                                                  beylere verilen arazi.


                                                                                    123
   118   119   120   121   122   123   124   125   126   127   128