Page 121 - İbrahim Tennuri
P. 121

İbrahim Tennûri | hayatı ve eserleri
            S                                     Sâzende: Saz çalan, çalgıcı.

            Sâ ‘i: Gayret eden, çalışkan. .       Sebak: Ders.

            Sa‘adet: Mutluluk.                    Seçilmek: Ayırt edilmek.
            Sâfi: Temiz, seçilmiş.                Sedd: Kapama, tıkama, perde, engel olma.
            Sâhî: Unutan, unutkan.                Seğitmek: Koşmak, hızlı gitmek.
            Sâhil: Kenar, deniz kenarı.           Sehm: Hisse, pay.

            Sakâmet: Hastalık, illet,             Sehv: Yanlış, yanılma.
            başarıya ulaşmamak.                   Semâ’: Mevlevî âyinlerinde tarikat

            Sâki: Aşk-ı ilâhi sunucu, şarab dağıtıcı.  mensuplarının cezbe haliyle
                                                  ayakta dönmesi, zikretmesi.
            Sâl: Yıl, sene.
                                                  Semürtmek: Şişmanlatmak, semirtmek.
            Salât: Namaz.
                                                  Sepişmek: Çatmak, musallat olmak.
            Sâlih: İyi, olgun, dinin
            emrettiği şeyleri yapan.              Ser: Baş.
            Sülik: Bir tarikata bağlı olan,       Serâser: Baştan başa.
            din ve iman yolunda giden.            Sergerdân: Şaşkın, sersem, başı dönmüş.

            Sülüs: Riyükar, iki yüzlü.            Sergüzeşt: Serüven, birinin
            Sân: Ad-san, şöhret, ün.              başından geçen şey.
            Sanduka: Sandık, tabut, mezar üstü.   Serîka: Çalınmış nesne.

            Sâni: İkinci.                         Server: Baş, reis, başkan, başbuğ, ulu kimse.
            Sâni’: Yaratan, Allah.                Sezâ.: Münâsip, uygun.
            Sâtir: Örtücü, saklayıcı, Allah.      Sıddîk: Doğru sözlü, Hz. Ebubekir.

            Savab: Doğru.                         Sığırmaç: Sığır çobanı.
            Sayd: Av.                             Sırr: Gizlenen şey, saklı, gizli.
            Sayru: Hasta.                         Sızırmak: Sızdırmak, akıtmak.

            Sayyâd: Avcı.                         Sim: Gümüş.
            Sayıklamak: Uyku halinde konuşmak.    Simsâr: Tellal, komisyoncu.
            Sâz: Saz, bir çalgı aleti.            Sîmürg: Anka kuşu, masal kuşu.
                                                  Sirişteh: Yuğrulmuş, karıştırılmış.


                                                                                    121
   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126