Page 13 - İbrahim Tennuri
P. 13

İbrahim Tennûri | hayatı ve eserleri
                                             Ha ya t ı
               Babası sarraf Hüseyin Efendi Sivaslı olup, annesi Amasyalıdır. Ailesi Sarraf-zâde
            unvaniyle şöhret kazanmıştır.  Sivas’ta doğdu. Hayatı hakkında çok az bilgi sahibiyiz.
                                      1
            Doğum tarihi belli değildir. Abdülbâki Gölpınarlı  ve Sâdettin Nüzhet Ergun  doğum
                                                                               3
                                                       2
            yeri Sivas veya Amasya diyorlarsa da Hüseyin Enîsî  ve Gelibolulu Âlî  Sivas’ta doğdu
                                                                        5
                                                         4
            derler. İlk tahsilini Sivas’ta yaptıktan sonra zahîri ilimleri zamanının en meşhur alim-
            lerinden Konya’da öğrenci okutan Mevlânâ Sarı Yakub’dan ilim öğrenmek üzere oraya
            gitti. Mevlânâ Sarı Yakub’un vefatına kadar Konya’da ilim tahsil etti.
               Hocasının vefatından sonra Kayseri’yi vatan tutarak Hunat Hatun Medresesi’ne
            müderris oldu.  Kendisi Sivas’ta doğmuş, Konya’da okumuş ve Kayseride müderris
                          6
            olarak çalışmıştır. Orada kendi ismi ile tanınan bir mahalle kurulmuş ve kendisi de
            cami, çeşme gibi hayır müesseseleri yaptırmış olduğundan Kayserili olarak bilinir.

               Kayseri’de Hunat Hatun Medresesinde birkaç yıl müderrislik yaptıktan sonra
            medresenin vakfiyesinde “Müderris ve cümle müstefidin hanefiyyü’l-mezheb olalar”
            yani “Müderris ve bütün çalışanları Hanefi Mezhebinden olmalıdır”ibaresini görünce
            kendisi Şâfi’î mezhebinden olması nedeniyle müderrisliği bırakmak mecburiyetinde
            kalır. Kendisine:
               —”Efendim Hanefi olsanız da öğrenci yetiştirmeyi bırakmasanız?” diyenlere

               —”Bir müderrislik için de mezhep değiştirilmez”, demiştir. 7
               Daima Kur’an-ı Kerim okumak ve manasını düşünmekle, vakit geçirmekte iken
            içini birden Allah sevgisinin nuru kaplar. Her ne zaman Kur’an-ı Kerim okunsa veya
            güzel bir ses işitecek olsa içinde bir ateş peyda olur. Mübarek cesedi tennûr (tandır)
            ateşine dönerdi. Yüreği şişer durmadan ağlardı. Bir şey çitlenir gibi içinden bir ses
            gelir bayılıp kendinden geçerdi.
               İbrahim bir derde tutulduğunu anlar. Cisim hastalığının hekimleri olduğu gibi
            aşk, muhabbet ve gönül hastalığının da tabipleri bulunduğunu bildiğinden adını
            işittiği kâmil bir şeyhe yetişmek için Erdebil şehrine gitmeye niyet eder. Fakat bu
            arada “Şemseddin Begüm” diye bilinen Akşemseddin’in şöhreti her tarafa yayılmış



            1   Âlî, Künhu’l Ahbar: İ.Ü.T.Y. No:5961 , V. 163 b, satır:19
            2   Gölpınarlı, Abdü’l - Baki: Türk Ansiklopedisi Ank. 1972 , 20/10
            3   Ergun, Sâdettin Nüzhed: Türk Şairleri, Milli Kütüphane No: 122
            4   Hüseyin Enîsî, Menâkıb - ı Akşemseddin: İ.Ü.T.Y. No: 6458, V. 20 b
            5   Âli, a. g.e: V. 163 b
            6   Âli, a. g.e: V. 163 b
            7   Âli, a. g.e: V. 164 b

                                                                                    13
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18