Page 42 - İbrahim Tennuri
P. 42
Dr. Mustafa Fidan
Burada İbrahim Tennûri zamanımızda çokça söz konusu edilen tarikatın yolunun
ancak ilimle mümkün olacağını belirtmiştir. Doksan altıncı beyitte bu eserin gönüllere
hidayet vermek için yazıldığını açıklamaktadır.
Bitiş Bölümü: Bu kısma hâtime de denir. Son elli beyittir. Bu bölümde İbrahim
Tennûri önce Cenab-ı Hakka du’a ve niyâzda bulunduktan sonra “din ve hakikat
güneşi” diye vasıflandırdığı şeyhinden inayet, Hz. Peygamber’den şefâat dileyerek
sekiz yüz elli yedi yılının sefer ayının yarısında eseri tamamladığını beyân etmiştir.
Fakat burada çoğu mesnevilerde olan, veznin açıklanması gerekirdi ki bu da yoktur.
Bu özellik, XIII-XV. Asırlarda yazılan mesnevilerde görülür. Buradan şairin gayesinin
sanat yapmak değil halkı İrşad etmek için mesnevi yazmış olduğunu anlıyoruz. Mes-
nevinin vezni “Mefailün Mefailün Feûlün”dür.
İbrahim Tennûri bu eserini yazarken, zamanında Arapça ve Farsça okuma yazma
muteber olduğu halde, mesnevide kendisini hiç zorlamadan, öz Türkçe kelimeleri
çokça kullanmıştır. Yalnız şu var ki, İbrahim Tennûri de zamanın dil hastalığına
tutulmamış değildir. Çünkü Mesnevi’nin “Mukaddime” kısmı tamamiyle terkiblerle
doludur. Çünkü zamanın şair ve alimleri bütün kudretlerini burada gösterirlerdi.
Aşağıda mesneviden almış olduğumuz Türkçe kelimeler Gülzâr’ın ne kadar sade bir
dilinin olduğunun belirtisidir. Kelimeleri metinde geçtiği şekilde almayı uygun gördük.
A Berk Dulunmak Gün
Ad Biçme Dün
Ak Biliş Düzetme I
And Bir olmak Düzme Ir, Irma
Arınma Irak
Aş Ç E Irma
Aşlam Çıra El el alma
Aşlatma Çırağ El ele verme İ
Ata Çizmek Ermek ile
Ayık Çumruk Eşik ir
Ayruk Eyü İssiz
D işik
B Dağlama G
Bahşiş Dağlanma Gerçek K
Bay Değşürme Gölük Kamu
Bayram Donlamak Görgü Kar
Beğ Doyu Göyünme Karanu
Belek Dölenmek Gözgü Kayıkma
42