Page 22 - ibrahim_tennuri_gulseni_niyaz
P. 22
Prof. Dr. Muhittin Bağçeci | Dr. Rasim Deniz | Şeyh İbrahim Tennûrî ve Gülşen-i Niyâz
terbiyeleri ile meşgul oldu, bu arada hacca gitti. Şeyhi Hacı Bayram Veli’nin Hakk’a
yürümesinden sonra onun yerine irşâd makamına geçti.
Akşemseddin, Şeyhi Hacı Bayram’ın II. Murat’la münasebetlerinde hemen daima
yanında olduğundan oğlu II. Mehmed ile de tanışmış ve tahta çıktıktan sonra da O’nunla
görüşmeye devam etmişti. İstanbul’un fethinden önce iki defa Fatih’in yanına Edirne’ye
giden Akşemseddin, ilkinde II. Murad’ın kazaskeri Çandarlıoğlu Süleyman Çelebi’yi
öbür defasında da, Fatih’in kızlarından birini tedavi ederek iyileştirmiştir. Fatih’in kızı
da kendisine Beypazarı’ndaki pirinç mezralarını vermiştir.
Fâtih 1453 yılı baharında İstanbul’u muhasara etmek üzere ordusuyla Edirne’den
yola çıktığında Akşemseddin, Akbıyık Sultan ve diğer tanınmış şeyhleri de yüzlerce
müridiyle O’na katıldılar. Akşemseddin kuşatmanın en sıkıntılı anlarında gerek padi-
şahın gerekse ordunun manevî gücünün yükseltilmesine yardımcı oldu. Araştırmacılar
Akşemseddin’in bu sıkıntılı anlarda zaferin yakın olduğu müjdesini vererek sabredip
gayret göstermesi gerektiğine dair Fâtih’e yazdığı mektupların fethin kısa zamanda
gerçekleşmesine büyük bir tesiri olduğunu belirtmektedirler.
Fetihten sonra Ayasofya’da kılınan ilk cuma namazında hutbeyi Akşemseddin oku-
duğu gibi, İslam ordularının daha önceki kuşatmalarından birinde şehit düşmüş olan
sahabeden Ebu Eyyub el-Ensârî’nin kabrini de Fâtih’in isteği üzerine yine o keşfetmişti.
Fatih tarafından kiliseden çevrildikten sonra Fâtih Medreseleri yapılıncaya kadar önce
medrese olarak kullanılan Zeyrek Camii’nin güney ihata duvarında pencere üstündeki
bir kitabeden, Akşemseddin’in İstanbul’da bulunduğu yıllarda burada oturduğu ders
verdiği anlaşılmaktadır. Fetihten sonra padişahın taç ve tahtını terkedip tamamen
şeyhe bağlanmak ve ondan tarikat ahkâmını öğrenmek istemesi üzerine büyük bir
dirâyet gösteren Akşemseddin Fatih’in bu arzusuna engel olmaya çalıştı. Bunu başara-
mıyacağını anlayınca Gelibolu üzerinden Anadolu yakasına geçerek Göynük’e döndü.
Sultanın gönlünü almak üzere, arkasından gönderilen hediyeleri geri çevirdiği gibi,
Göynük’te yaptırmak istediği cami ve tekkeyi de kabul etmeyerek sadece bir çeşme
yapılmasına razı oldu.
Hayatının son yıllarını Göynük’te geçirdiği tahmin edilen Akşemseddin, Menâkıb-
nâme’ye göre 863/1459 Rebiü’l-ahirin sonunda (Şubat 1459 m) burada Hakk’a yürüdü.
Türbesi bugün de halk tarafından ziyaret edilmektedir.
Akşemseddin’in yedi oğlu olmuştur. Bunlar: Sadullah, Fazlullah, Nurullah, Emrullah,
Nasrullah, Nuru’l-Huda ve Hamdullah Hamdi isimlerini taşırlar. Bunlardan küçük oğlu
Hamdullah Hamdi (Ö. 909/1503) heyet, nücüm ve musikide iyi derecede bilgi sahibi
olup aynı zamanda devrin önde gelen şâirleri arasında yer almıştır.
22