Page 19 - ibrahim_tennuri_gulseni_niyaz
P. 19
Birinci Bölüm | İbrahim Tennûrî
çalışmışlarsa da, kabzın çözülmesi mümkün olmamış, en son çare olarak Akşemseddin
Hazretleri’ni ziyaret etmeyi ve yakalandığı kabz hastalığını da, tedavi ettirmeyi karar-
laştırarak 848/1444 yılında yola çıkmışlardır.
Bu sırada Akşemseddin Hazretleri’ni İskilip yakınlarında ki Evlek isimli köyde otur-
makta imiş. Fakat Karamanoğulları’nın kargaşalık zamanı olduğundan babam Şeyh
İbrahim, Kayseri’den İskilip’e doğrudan gitmiyerek Tokat’tan dolaşmışlardır.
Yolculuk esnasında konakladığı bir yerde rüya görmüşler; rüyasında Şeyh Akşem-
seddin suretinde bir kimseyi arkasında, önü dikilmiş bir cüppe giymiş, başındaki tacı
altına bir tülbent örtülmüş olarak görmüş; Şeyh Hazretleri’ni bir sıcak tennûr (tandır)
üzerine oturup:
“Siz dahi kabzı gidermek için böyle yapınız” demişler.
Babam Şeyh İbrahim dahi, hemen yanındaki hizmetçileri Hoca Ahmed Dede’ye
bir Tennûr kazdırıp içine ateş yaktırmışlar, bu işlem tamamlandıktan sonra da şeyhin
gösterdiği şekilde tandırın üzerine oturup iyice terlemişler, hemen kabz çözülüvermiş.
Daha sonra da şeyhin huzuruna varıp, gördüğü rüyayı ve yaptıklarını arz etmişler. Şeyh
Hazretleri de:
“Bundan sonra bu âdeti terk etmeyiniz. İçlerinin temizlenmesi için, dervişlere de
bu usûlü uygulayınız” diye tavsiye etmişlerdir. Bu tavsiyeden sonra kendisine intisap
edenleri de, sıcak tandıra oturtmak üzerlerini bir şeyle örtüp, onlara testi testi su içire-
rek terletmek suretiyle içlerini temizliyerek teslike başlamış ve bu sebeble kendisine
“Tennûrî” denilmiştir. 3
Bayramiye tarikatından olan bu büyük Zât, vefatına kadar kendisine intisap edenleri
bu usûlle irşâde devam etmiş ve nihayet 887/1482 yılında güz mevsiminde bir perşembe
gecesi Kayseri’de vefat etmişlerdir. Mezarı: -Emir Sultan “Şimdi Cumhuriyet Mahallesi’nde
Tennûrî’nin kendisi tarafından yaptırılan Şeyh Camii’nin batı bitişiğindedir. Ölümüne:
Şûd hemîşe merkad-i vey, menzil-i rûhâniyan” (= 887 / H) terkibi ile tarih düşülmüştür.
3 Taşköprülü-zâde, Şakâyıku’n-Numaniyye 1/262-264; Âli. Künhü’l-Ahbar varak 160; Şeyhü’l-İslâm
Taceddîn Et Tâcü’t-Tevarih varak 250; Lami’i Çelebi, Nefahatu’l-Üns Tercümesi s. 688-690; Mecdi.
Şakayık Tercümesi 1/247-248; S. Nüzhet Ergun, Türk Şairleri 1/122-127.
19