Page 33 - ibrahim_tennuri_gulseni_niyaz
P. 33

Birinci Bölüm | İbrahim Tennûrî

            Akşemseddin de, devrinde yaşayan Müslümanların gönüllerinde yollar açıp, onları
            nefsin ve şeytanın elinden kurtardığını şu beyitlerle açıklar:

                    Sorarsan bu zamanun şimdi kutbu
                    Hidâyet nûrı Şemsü’l-Hakk’ı ve’d-Din

                    Anun ilmiyle âlemler münevver
                    Anun ışkıyla gönüller mutahhar

                    Eğer himmet kıla Musâ sıfat ol
                    Deniz içinden aça her kula yol

                    Ala Firavn elinden özin anun
                    Kıla milkine hâkim Mısr-ı cânun

               Eğer Şeyh, taşa veya toprağa nazar kılsa, O’nun nazarı ile o anda, taşın ve toprağın
            iksir ve cevher olacağını bildirmiş ve bunu Tennûri bizzat kendi nefsinde tecrübe
            ettiğini, taş gibi, katı olan kalbinin, Şeyh Akşemseddin’in irşâdı sâyesinde cevher gibi,
            olduğunu, O’nun himmetine yapışıp, Şeyh’in himmet-atına bindiğini şu mısralarında
            dile getirmektedir:
                    Taş ü toprağa ger kılsa nazar ol
                    Kılur bir demde iksir ü güher ol

                    Güher bahş olduğına ol nazar ben
                    Bu taş kalbümden anladum heber ben


                    Künûzın kıymetini kimse bilmez
                    Beyanı akla sığmaz vasfa gelmez

                    Yapışdum ben de anun himmetine
                    Sığındum bindüm uş himmet atına
               Tennûri, bu eseri kaleme aldığı sırada, zamanın fitne ile dolduğunu, gönüllerin
            mükedder ve kalplerinin rahatsız olduğunu; Hakk’ın rahmetinden ve Ak Şeyh’in him-
            metinden iyilik erişerek Nesl-i Osman’dan Sultan Murad’ın oğlu Fatih Sultan Mehmed’in,
            Allah tarafından muzaffer bir padişah olarak gönderildiğini de şöyle ifade eder;








                                                                                    33
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38