Page 243 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 3
P. 243

[1194] 234 / HÜD                   KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹


                                    Eserde  tamamı  hece  ölçüsüyle  yazılmış   ğu nazım tekniği bakımından kusurludur.
                                    118  manzume  vardır.  Çoğunluğu  koşma   Bu kusurların ne kadarının gerçekten şa-
                                    tarzında olan şiirler arasında sayısı fazla   ire,  ne  kadarının  Divan’ı  toplayan  zata
                                    olmasa da beyitler hâlinde ve bentleri üç   ait olduğunu tespit edebilmek (başka bir
                                    veya beş bentten oluşanlar da vardır. Bu   nüshası bulunamadığı sürece) zordur.
                                    şiirlerdeki vezin kusurlarının bazıları şa-  Duhan (=Tütün) Şiiri’den bir bölüm:
                                    irden, bazıları da Divan’ın müstensihin-
                                    den kaynaklanmaktadır.               Muhammed’den mi buldunuz
                                    Divan’daki  şiirlerinin  büyük  çoğunluğu   Frenk[ler]’den mi aldınız
                                    dünyanın faniliği üzerinedir. Allah ve pey-  N’eylediñiz [siz] n’itdiniz
                                    gamber  sevgisi,  tevhid,  şükür,  zikir,  na-  Ey duhan içen âsîler
                                    maz, nefisten ikrah… gibi kavramlar şiirle-
                                    rin ağırlık noktasını oluşturur. Şairin, dö-  Nedendir bunun evveli
                                    neminde bazı sosyal gelişmelere karşı du-  Elinde şeytân kavalı
                                    yarsız kalmayarak bunları şiirlerinde sos-  Karnınız kömür çuvalı
                                    yal  eleştiri  olarak  işlemesi  de  oldukça   Ey duhan içen âsîler
                                    dikkat çekicidir. Toplumda gördüğü kimi
                                    olumsuz gelişmelerden hareketle kıyamet   Para virdiniz duhâna
                                    alâmetlerinin iyice belirdiğinden bahsetti-  Ezâ idüp nice câna
                                    ği bir şiirinde “kızların kâküllerini kesme-  Sonunda vardınız nâra
                                    leri”, hocaların dervişleri taşladıkları (eleş-  Ey duhan içen âsîler
                                    tirdikleri/kınadıkları),  gençlerin  mecliste
                                    oturacakları  yeri  bilmedikleri,  gelinlerin   Durağınız kahvehâne
                                    süslenmeye  merak  saldıkları,  zenginlerin   Âsî olduñuz Sübhân’a
                                    hep kendilerini düşündükleri ve şükürsüz   Karnınız benzer külhâna
                                    oldukları,  fakirlerin  sabır  ve  tevekkülden   Ey duhan içen âsîler
                                    uzak oldukları, zina ve livatanın çoğalma-
                                    sı” gibi hususlardan şikâyetlerini dile geti-  Kaynakça:  M. Fatih Köksal, “Bilinmeyen  De-
                                                                         ğerlerimizden  Kayserili  Şeyh  Hüdâyî  Baba  ve
                                    rir. Her bendinde “Âhir vakit oldu şüphem   Divanı”,  Türk  Ocağı  Dergisi,  Y.  12,  S.  125  /
                                    kalmadı”  mısraının  tekrarlandığı  şiirden   Eylül-Ekim 2012, s. 19-23.
                                    başka bir şiirinde de benzer hususlardan          YUSUF TURAN GÜNAYDIN
                                    bahseder. Şairin sosyal konulu şiirleri ara-
                                    sında  ilginç  sayılabilecek  bir  örnek  de,   HÜKÜMDAR YOLU bk. YOLLAR
                                    “şeytan  kavalı”na  benzettiği  sigarayı
                                    (duhân = tütün) zemmeden kısa manzu-  HÜLAGÜ, MEHMET METİN
                                    mesidir.                             Öğretim  üyesi,  tarihçi  (Adana/Ceyhan
                                    Şairin edebî kişiliği hakkında yapılabile-  1962-). İlköğrenimini köyünde, ortaöğre-
                                    cek öncelikli değerlendirme, onun da di-  nimini Ceyhan’da, lise öğrenimini İstan-
                                    ğer pek çok mutasavvıf şairde olduğu gibi   bul’da, üniversiteyi ise Marmara Üniver-
                                    “şiir ortaya koymak”, “sanat yapmak” gi-  sitesinde  tamamladı.  1987  yılında  İstan-
                                    bi bir iddianın sahibi olmadığıdır. Onun   bul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü-
                                    asıl  derdi,  inanç  ve  düşüncelerini  halka   sünde  araştırma  görevlisi  olarak  göreve
                                    etkili bir dille anlatmaktır. Bunun için de   başladı. 1988-1991 yıllarında İngiltere’de
                                    gönlünden  ve  aklından  geçenleri  man-  bulundu. Aynı üniversitede 1992 senesin-

          Mehmet Metin Hülagü       zum olarak ifade etmiş, böylece bir yan-  de doktorasını tamamladı.  1993’te Erci-
                                    dan şiir diliyle söylediklerinin akılda kalı-  yes  Üniversitesinde  yardımcı  doçent,
                                    cı  olmasını  sağlamaya,  bir  yandan  da   1999’da  doçent,  2005’te  profesör  un-
                                    tasavvufî şiir geleneğini devam ettirmeye   vanlarını aldı. Yakınçağ Tarihi Bilim Da-
                                    çalışmıştır denilebilir.             lında  çalışmalarını  yürüttü.  Nevşehir
                                    Hüdâyî Baba Divanı’nın eldeki tek nüs-  Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ku-
                                    hasında bulunan manzumelerin pek ço-  rucu  Dekanlığı  (2007-2008),  Erciyes
   238   239   240   241   242   243   244   245   246   247   248