Page 66 - Kayseri İmari Ve Mekansal Gelişimi
P. 66
66 Üçüncü Bölüm
uygulama ile öncelikle hisseli arsa sahipleri 2981 sayılı kanunun 10/b maddesine
göre resen yapılan uygulama ile müstakil tapu sahibi yapıldı. Böylece imar uygu-
lamasının önündeki en önemli hukuki engel aşılmış oldu. Müstakil arsa tapusunu
alan vatandaşlar, artık hissedarlarına bağımlı olmaksızın, kendi başına hareket
etme kabiliyetine haiz olarak kendi mülkünü istediği gibi değerlendirebilme
imkânına kavuştu.
İmarsız konut bölgelerindeki dönüşüm projelerine öncülük eden Kocasinan
Belediyesince, 1996 yılından itibaren belediyenin kendi imar inşaat şirketince,
2
2
bölgede 200 ila 250 m arsası olan mülk sahiplerine 125 m ’lik kaloriferli, asan-
sörlü daireler vermek üzere anlaşmalar yapılarak ilk hareket başlatıldı. Kaçak
inşaat sahiplerinin 2 yıl içerisinde depreme dayanıklı, kaliteli malzemeden ya-
pılmış konutlarda sağlıklı ve düzenli bir çevrede yaşama imkânına kavuşmaları
ile birlikte bölgede özel teşebbüsçe de benzer çalışmalara başlanarak hızlı bir
dönüşüm gerçekleştirildi. Söz konusu bölgede 10 yıl içerisinde bu şekilde 5000
konut yapıldı ve aynı uygulamalar eş zamanlı olarak Melikgazi ilçesinin Gültepe,
Yıldırım Beyazıt, Esentepe Mahallelerinde de tekrarlandı. 25–30 yıl içerisinde
oluşmuş ve büyükşehirlerin çözümü imkânsız gibi görülen gecekondu ve kaçak
inşaat bölgelerinin imarlı kent dokularına dönüştürülmesi şehrimizde orta vade
de gerçekleşme sürecine girdi.
Kentsel Dönüşüm Projesi kavramından ülkemizde öncelikli olarak imarsız
olarak yapılaşmış bölgelerin imarlı hale dönüştürülmesi anlaşılmakla birlikte, ge-
nel anlamda kentsel dönüşüm kavramı, eskiyen bir kent dokusunun şehrin güncel
ihtiyaçlarına cevap verecek tarzda yeniden planlanması ve oluşturulması anlamı-
nı ifade etmektedir/etmelidir.
Ülkemiz açısından bakıldığında kentleşme sürecini hızlı ve plansız olarak
yaşamış şehirlerde, kentsel dönüşüm projeleri, farklı ölçekteki bölgeleri yeniden
planlama imkânı yaratmakla birlikte, şehrimiz için bu yaklaşım genellikle çok
hızlı olarak gelişen şartlara ve merkezde kalan uygunsuz alan kullanımlarına yeni
yaklaşımlar getirme imkânı doğurmaktadır. Kentlerin neredeyse merkezinde kal-
mış niteliksiz sayılabilecek yapı stokunun kentsel dönüşümü, o bölge veya tüm
şehir için bir sonuç değil, aynı zamanda bir başlangıç olabileceği açısından da
önem ifade eder.
Ülkemizde, Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayileşme ve kentleşmenin devlet
tarafından yönlendirildiği göz önünde bulundurulduğunda, özellikle birçok resmi
veya kamu alanının bugün için şehirlerin yüksek değerler ifade eden merkezi böl-
gelerinde kaldığı görülmektedir. Bu kentsel değeri zaman içerisinde yükselmiş
alanlarda gerçekleştirilecek dönüşüm projelerinde, rant peşine düşmek yerine
kentin ihtiyaçlarına öncelik verilmesi uygulayıcıların birinci önceliği olmalıdır.