Page 157 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 2
P. 157

[628] 148 / EMİ                    KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹


                                    Türbe  içinde  kitabesiz  üç  mezar  bulun-  EMİR AĞAOĞULLARI
                                    maktadır. Binaya ait olduğu ve herhalde   Kayseri’de bilhassa XVIII. yüzyılda önem
                                    kapısı üzerinde bulunması gereken mer-  kazanmış ayan-eşraf aile. 1730 tarihinde
                                    mer  taş  üzerine  devrin  âdeti  gereğince   Kayseri ileri gelenlerinden “Seyyid Süley-
                                    Arapça  yazılmış,  üç  satırlık  kitabe  bina   man Ağa” ile Emîr Ağa bir vakıf meselesi
                                    içinde,  bir  köşesi  kırılmış  halde  bulun-  yüzünden  husumet  içine  girmiş  ve  bu
                                    maktadır. Kitabenin bu türbeye ait olup   meselesi yüzünden Kayseri ileri gelenleri
                                    olmadığı münakaşa edilmiştir. Kitabede   ikiye bölünmüştü. Eşraftan Zennecizade*
                                    binayı ifade eden “kabir” kelimesi çeşme   Osman Ağa ile biraderi Mustafa Ağa ve
                                    manasındaki “ayın” şeklinde de okunabi-  Gavremzade Hacı Abdülkadir Ağa (Gav-
                                    leceği ileri sürülmüşse de çevrede ve ya-  remoğulları*), Emîr Ağa tarafını tutmuş-
                                    kın  çevre  köylerde  bu  döneme  ait  bir   lardır.  Bu  hadise  üzerine  davayı  hallet-
                                    çeşme  kalıntısının  bulunmaması  bizim   mek üzere Kayseri’ye İstanbul’dan gön-
                                    kabri  tercih  etmemize  sebep  olmuştur.   derilen Divan-ı Hümayun çavuşlarından
                                    Emîr Çoban bu çevreye su getirip çeşme   Süleyman Ağa, Emîr Ağa grubu tarafın-
                                    yaptırmış olsa dahi, türbe de kendi adı ile   dan dövülüp yaralanmış, İstanbul’a dön-
                                    anıldığından bu yapının da bu çevre ile   mek zorunda kalan devletin bu üst görev-
                                    alakalı olan bu emîr tarafından yaptırıl-  lisi  burada  aldığı  yaralar  sebebiyle  bir
                                    mış olması gerektiğini ortaya çıkarmak-  süre sonra vefat etmiştir. Bunun üzerine
                                    tadır.  Köylüler  bu  türbeye  “Evliya”  de-  gönderilen Padişah fermanıyla Emîr Ağa
                                    mekte idiler. Ancak son zamanlarda bu-  hapsedilmiş,  Zennecizade  Osman  Ağa,
                                    rası için bir “Şemun el-gazi” ismi ortaya
                                    atılmıştır.  Osmanlı  dönemi  birçok  arşiv   Mustafa  Ağa  ve  Gavremzade  Hacı  Ab-
                                    vesikasında  burasından  “Kulpak  Köyü’-  dülkadir Ağa tutuklanıp İstanbul’a götü-
                                    nde Şeyh Çoban Zaviyesi” olarak bahse-  rülmüştür. Emîr Ağa bu davadan kurtu-
                                    dilmekte ve buraya tayini yapılan zaviye   lup tekrar güçlenerek, şehirde tek otorite
                                    şeyhlerinden  bahis  bulunmaktadır.  Dağ   hâline gelmiş, bilhassa vilayet kethüdala-
                                    başında  veya  meskûn  mahallerde  eski   rını elde ederek çeşitli vergileri üçer dör-
                                    türbelerin  birçoğu  zaviye  (tekke)  olarak   der  kat  fazlasıyla  halktan  toplatmış  ve
                                    da  kullanılmıştır.  Nitekim  bu  türbenin   kendi  hesabına  geçirmiştir.  Kendisine
                                    yakınında bulunan “Omuzu Güçlü*” tür-  kimse mani olamadığı gibi buna teşebbüs
                                    besi de zaviye olarak geçmektedir.   edenleri  de  şehir  dışına  sürdürmüştür.
                                    Kitabeyi  kabir  olarak  okursak  tercüme   Böylece çok zengin olan Emîr Ağa, Kay-
                                    şöyle olmaktadır: “Bu kabir’in imarı, Kı-  seri  Ayanlığını  da  (devletin  vilayetlerde
                                    lıç Arslan’ın oğlu büyük sultan, fatih Gı-  muhatap  aldığı  eşraf)  ele  geçirmiştir.
                                    yaseddin  Keyhüsrev’in  günlerinde  Emîr   1746  yılında  Zennecizade  Mustafa’nın
                                    Çoban tarafından emredildi, sene altıyüz   yerine mütesellim (mutasarrıf vekili) ol-
                                    seksen”. Keyhüsrev Selçuklu Sultanı III.  muştur.  1740  yılında  Kayseri  eşrafının
                                    Gıyaseddin Keyhüsrev (1266-1284) olup   ikiye  bölünmesine,  Emîr  Ağa  namıyla
                                    kitabe tarihi milâdî olarak 1282 yılına te-  anılan Mehmed Efendi’nin halka yaptığı
                                    kabül etmektedir.                    zulümler sebep olmuştur. Mehmed Efen-
                                    Türbe bugün kısmen onarılmış ve bozuk   di, Pervane ve Hisarcık Sularını ele geçi-
                                    şekilde  bir  yol  açılmıştır.  Halen  önemli   rerek bu sulardan arazilerini sulayan in-
                                    bir ziyaretgâh olarak varlığını devam et-  sanlara  fahiş  fiyatla  su  sattığı  için  dava
                                    tirmektedir.                         edilince  önce  Sinop’a,  sonra  da  Kasta-
                                    Kaynakça: İbn Bîbî, Anadolu Selçuki Devleti   monu’ya  sürülmüş,  ancak  dönüşünde
                                    Tarihi, (Terc. M.N. Gençosman), Ankara  1941;   aynı soyguna yine devam etmiştir. Niha-
                                    İbn Bîbî, el-Evamir ; Osman Turan, Selçuklular   yet bunun davası Nevşehir Mahkemesine
                                    Zamanında Türkiye, İstanbul 1971; Erol Yurda-  havale  edilmiş  ve  orada  görülen  dava
                                    kul-Mehmet  Çayırdağ,  “Kayseri  Erciyes  Dağı
                                    Eteklerinde Bulunan iki Türbe”, Vakıflar Der-  sonunda Emîr Ağa halka yirmi yedi kese
                                    gisi, S.XII.                         tazminat  ödemeye  mahkûm  edilmiş,
                                                      MEHMET ÇAYIRDAĞ    halk bu cezayı, maliye hazinesine bağışla-
   152   153   154   155   156   157   158   159   160   161   162