Page 318 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 2
P. 318

KAYSERİ ANSİKLOPEDİSİ                           FIR / 309 [789]


           kaldırılırken  doğal  olarak  tamamı  vakıf
           olan fırınlar da yok olmuştur. Kalan bir-
           kaç  mahalle  fırını  ise  ekmek-simit  çıka-
           ran çarşı fırınları hâline dönüşmüş böy-
           lece evden ekmek yapmak üzere fırınlara
           hamur göndermek artık tarihe karışmış-
           tır.
           Mahallelerde bulunan fırınlarda halk ek-
           meğini,  halka-ketesini,  baklava-böreğini
           pişirirdi. O devirlerde eve sürekli olarak
           çarşı  ekmeği-somun  almak  ayıp  sayılır,
           bu durum evin hanımının beceriksizliği-  Günümüzde bulunmayan İki Kapılı Camii’nin bir kısmı ile yanında Şıharslan
                                              fırınının üstü (F. Yaman Arşivi)
           ne verilir ve israf olarak değerlendirilirdi.
           Mahalle  fırınlarının  yanında,  ekmek  ya-  yumuşak bataklık bitkisi kullanılırdı.
           pan ve bugün çoğu bina altlarında olan,   Hamurlar, fırına geliş sırasına göre pişi-
           öğleyin  iş  yerlerine  göveç,  kıymalı  pide   rilmeye  alınırdı.  Fırına  gelen  leğenlerin
           gibi yemek pişiren çarşı fırınları da vardı.   temiz ve kalaylı olmasına, hamur örtüsü-
           Bunlardan Meydan Kapısı’nda, İki Kapılı   nün temiz ve beyaz olmasına dikkat edi-
           Camii  (Cumhuriyet  Meydanı’ndaki  Bü-  lirdi.  Zira  bunlar,  ailenin  temizliğini  ve
           rüngüz Camii* yerinde bulunan eski mes-  titizliğini  ortaya  koyar,  hatta  evlenmek
           cit) yanındaki Şıh Arslan’ın fırınının so-  için kız seçmede bunlar göz önünde bu-
           munu meşhurdu.                      lundurulduğu  için  bu  hususta  fırıncının
           Ekmek  için  hazırlanacak  un,  akşamdan   da fikri alınırdı.
           kalaylı bakır leğen içinde, kâfi miktar su   Fırıncı, leğenlerden ilk önce “çörek” ismi
           ve  evvelki  hamurdan  maya  çanağında   verilen ince pideyi (lavaş ekmeği) atardı.
           bırakılan mayayla karıştırılıp elle yoğru-  İsteğe göre, sırası gelmeyen hamurlardan
           lurdu. Yoğurma bittikten sonra hamurun   da pişirilen pideler, hemen erkenden işe
           üzerine yapışmaması için un serpilir, bu-  gidecek evin erkeklerine yetiştirilirdi. Fı-
           nunda üzerine beyaz “hamur örtüsü” ör-  rından  eve  ekmek  götürülürken  yolda
           tülüp bağlanırdı. Bu örtüye bazı bölgeler-  rastlanılan herkese “sıcak buyurun” diye
           de, mesela Talas’ta dastar (herhalde des-  ikram edilir, ikram edilen şahıs da ekme-
           tardan  gelmekte)  ismi  verilirdi.  Leğenin   ğin ucundan küçük bir parça kopararak
           ayrıca  üzerine  sabaha  kadar  ekşimesi   “ziyade  olsun”  diye  dua  ederdi.  Fırıncı
           (mayalanması) için minderler kapatılır ve   geri kalan ekmekleri pişirir ve bunlar eve
           ılık bir yere konurdu. Hamur leğeni, sa-  taşınmadan soğumaları için tahtalıya ve
           bahleyin  çoğunlukla sabah namazından   raflara yerleştirilirdi. Soğuyan ekmekler,
           evvel, genellikle evin yaşlıları veya çocuk-  ya ekmek sahipleri tarafından götürülür
           ları tarafından mahalle fırınına götürülür,   ya da “şeğirt” (şakirt) denen fırıncı çıra-
           kendinden evvel veya sonra gelen kom-  ğıyla  gönderilirdi.  Şeğirt  (şeherd)in  eve
           şular arasında sıraya girilirdi.    ekmek getirmesi hâlinde, ona ücret ola-
           Mahalle fırınları, ortada ocağı/fırını, bu-  rak yarım ekmek verilirdi. Fırıncılar, pi-
           nun önünde ve arkasında bölümleri olan   şirdikleri ekmek adedine göre ücret alır-
           basit yapılardı. Ortadaki fırının altı kalın   lardı,  ayrıca  hamurdan  da  almaları  ha-
           tuz tabakası üzerine ateşe dayanıklı cins-  ram sayılırdı. Büyük ekmek yapan fırıncı-
           ten,  bel  hizasında  yerleştirilmiş  sallarla   ya ödenecek ücret hâliyle az olacağından,
           döşenmiştir.  Üstü  ise  yine  üzeri  tuzla   büyük ekmek yapan fırınlar tercih sebebi
           kaplanmış kâfi  genişlikte tuğlalarla örül-  olurdu.
           müş yarım kubbeli bir mekândı.      Fırında ekmek pişirmeye gelenler ekme-
           Fırınlarda yakıt olarak sazlık alanlardan   ğin yanında tahinli, peynirli, kıymalı gibi
           kesilen  kamış  ve  bunun  yaprakları  olan   çeşitler de yaptırabilirlerdi. Fırıncılar en
           Kayserililerin  “berdi”  ismini  verdikleri   çok tahinlide zorlanırlar çok tahin getirip
   313   314   315   316   317   318   319   320   321   322   323