Page 165 - kayseri-medeniyetlerin-besigi
P. 165
seyyaHların GÖZünDen kayseri | eDmunD naumann 165
KayserI In the eyes of travelers | le comte de cholet
♦ Gravür | Charles Texier
bağlanan hattan oluşmasındaki amacı ve teknik arazi keşfini gerçek- on 24 December 1890. (Voyage en Turquie d'Asie, Armenia, Kurdistan et
leştirmek için seyahatine başlamıştır. Mésopotamie, Paris 1892) Cholet depicts the city as follows.
25 Ağustos 1890 tarihinde Kayseri’ye gelen Edmund Naumann, “Kayseri is built on a land that is a volcanic crater at a height of four
şehri tasvir ederken, ilk önce Erciyes’ten söz ederek işe başlar: thousand meters and is located on top of the volcanic ridges that occur
“İnce bir sis perdesi koskoca dağın eteklerini örtüyor ve Türklerin frequently. The land around this mountain consists almost entirely of burnt
Erciyes Dağı dedikleri bu koskoca volkanik Argaus Dağı’nın altındaki tuffs and cubes, many open slit long lava flows and spray cones emerging
geniş tümseklere parlak ve derin renkler katıyor. Bir dağ, başka birinin from all sides show how violent the eruptions of Mount Erciyes used to be.
üzerine yığılmış ve yükseklik arttıkça renkler daha zarif ve yumuşak The old Kayseri city on his foot is a pile of ruins.”
hale geliyor ve sivri tepelerin üzerindeki karlar parıldıyor. About why in ancient time no one dared to climb Mount Erciyes,
Gözler muhteşem manzarayı doya doya seyrettiklerinde, sivri Cholet says:
kuleler, kubbeleri, minareleri, kiliseleri, harabeleri ve ağaçları ile kos- “Erciyes, a volcano, has not been active for a long time but it has so
koca volkanın dibinde ve ovanın ortasında uzanan bu görkemli şehir influenced people of this region that a fire culture has been born. There-
karşısında hayretler içerisinde kalıyor.” fore, no one dared to climb this mountain.
Kendisinden önce Kayseri’ye gelen Bart ve Tozer’in bu şehri Cholet, referring also to the subjects of the people of the city and
beğenmediğini belirten Naumann, kendi duygularını şu şekilde ifade the Armenians; Like many other westerners he was surprised that so
etmektedir: many languages and religions in a country do not mix with each other,
“Geç vakte kadar hanın yüksek terasına (seyyah Somoğlu Han’ında or disappear and live together side by side.
kaldığını belirtmesine karşılık, söz konusu hanın yeri tam olarak bilinme-
mektedir) oturdum ve ayın ışığı altında taş evlerin, harabelerin, kalelerin,
kubbelerin karmaşıklığı üzerinde uzakta yükselen eski Selçuklu kale duva-