Page 240 - kayseride_ticaret_ve_sanayi
P. 240

Kadir Dayıoğlu
            Bürüngüz Camii’nin olduğu yer) yanında üretim yapan, “Şıhaslan emmi (Çalapkorur)”
            tarafından işletilen Şıhaslan fırınında somun ve francala üretilir idiyse de, modern
            anlamda ki ilk fırın, 1950’lerin başında, Göbülük ailesi tarafında, Düvenönü’nde bulunan
            Göbülük Apartmanı’nın zemin katına kurulan Erciyes Ekmek Fabrikası’dır. Fabrika’yı
            “Alman montörler” kurdu. Belli ki, ekipmanlar dışarıdan gelmişti. Beyaz fayans kaplı
            fırının ön kısmını anımsarım… Yanında da Göbülüklerle ortak olduğumuz, oto yedek
            parçası satan “Doğan Ticarethanesi” vardı. Bir kısmını da peder, “bobinaj” atölyesi
            olarak kullanırdı. Göbülükler İstanbul’a taşınınca, bizim peder de Eski Sanayi’de, yeni
            biten, dükkânına taşınmıştı.

               Bu fabrikanın ekmeklerine de halk pek iyi bakmadı. Hatta pis olup olmadığı bile
            tartışma konusu oldu… Sahipleri çok zorlandı, ürün satışında, kısa zamanda ortakları,
            “Fırıncı Kadir Ağa’ya” (Özçivi) devrettiler… Fırıncı Kadir Ağa, sanayici ve işadamı, İbra-
            him ve Bekir Özbıyıkların dayıları olur.
               Her ne kadar, klasik fırında üretilen “Şıhaslanın somunu” ün yapmışsa da, Kayseri’nin
            “Yerlisi” o yıllarda, mahalle fırınlarında pişirilen, pidenin biraz daha kalını ve uzunu “ev
            ekmeklerinden” vazgeçemezdi. Hemen hemen her mahallede bir fırın vardı. Evlerde
            hazırlanan bir “ilân (leğen)” hamur mahalle fırınına götürülür orada pişen ekmek bir
            hafta on gün kadar evlerde yenirdi. Ayrıca, yine o yıllarda, “yerliler”, somun-francala
            yiyenleri küçümserdi… Onların gözünde, somun ve francalayı “fakirler” ve “yabancı
            memurlar” yani “tanküler” yerdi… Yine evlerde hazırlanan baklava ve börekler; kıymalı,
            peynirli, tahinli, göveç gibi dışarıda hazırlanan yemekler de bu fırınlarda pişirilirdi. “Taş
            döğüşlerinde”, yenilen mahallenin fırını, galipler tarafından “yağmalanırdı”. Herhalde
            bu “yağma/ganimet kültürünün” bir gereği idi.
               Yine o yıllarda, Musa Varkara’nın, Şiremenli’de kurduğu ekmek fırınını bu katego-
            riye koyabiliriz… Bugün çocukları, Hürriyet Mahallesi tarafında bu işi sürdürmekteler.
            Bunlara, Meydan’dan Düvenönü’ne giderken solda faaliyet gösteren, Kelleci İbrahim ağa
            tarafından işletilen İstanbul Fırını ile, bunun Düvenönü tarafında bulunan ve Mustafa
            Akdamar tarafından satın alınan Altınbaşak, 1950’lerin fırınları arasında zikredile-
            bilir. Fırınlarda ekmek üretimi için “kaya tuzu” ve kendilerinin hazırladığı “mayalar”
            kullanılırdı…




                         Belediye Ekmek Fabrikası (Bef) ya da “KENT Ekmek”
               Bugün çok sayıda fabrikasyon ekmek ve unlu mamüller üreten firma mevcut. Bunla-
            rın başında, Büyükşehir’e ait ekmek fabrikası (Bef) gelir. Bef’i, 1970’li yıllarda, merhum



            240
   235   236   237   238   239   240   241   242   243   244   245