Page 191 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 191

Emine Yılmaz | Şiirli Kabadayı
            keserdi. Makine dairesinde yağmur Bahira. Kömürün kokusu derken ekmeğin sıcağı…
            Kelimeyi cümlenin boğazına dizmeye virgül denir. Böğründen bir böğür çıkaranlar
            da var. Eğer beni seçerseniz adlı filmde bu hafta okulun bahçesine kandan havuzlar
            yaptırdılar. Sen emekli bir imamdan daha müslümandın bakkal amca. Abiler, hey
            abiler! Dikkat buyurun! İltihap bugünlerde kalbime dayandı. Komşumun kızı her
            zaman önümde kâğıt yırtar abiler. Günahkar keçilerin kuyruğu o yüzden yoktur.
            Geceyi kırmak isterseniz eğer gelirken tuzu da getirin. Her daim fazladan bir tabağı-
            nız olsun. Peteklerinden ballar sızdıran ashap gibi suyunuz eksik olmasın sofranızdan.
            Karekökünü alırken icabında bir o kadar kahveci. Komşumuzun kızı bazen gözümün
            içine kalem kırar. Bu dünyada yalan söyleyenler arka kapıdan ölmeli. Hiç kimse
            inanmasın derim Hüdai ile Führer’in aynı nefeste öldüğüne. Kimdi abiler, o tek başına
            yollarda ölen sahabe? Hatırladığınızda zile basın. Ama fazla ses yapmayın bebek
            uyuyor. Bizi boş tencerelere kaşık sallarken gibi düşünün abiler. Dibi tutmuştur kesin.
            Karadır kara, kara. Bugünlerde çok tornavidam var. Kurdelemi bağlayamıyorum.
            Komşumun kızı yazma bilmiyormuş. Kalabalık sessizleşmişti. Gülemedikleri için
            çekip gidenler oldu. Bense elimde not defterimi almış adamın söylediği her cümleyi
            kaydetmeye çalışıyordum. Çünkü telaffuz mahareti o kadar güzeldi ki, sanki Türkçe-
            mizin süt dişinden konuşuyordu. – Kütüphanenin en kült kitabının içine koyduğunuz
            resim, rafların ardına sıkışır abiler. Büyük çadırlar motiflidir ve göç etmek bizatihi
            çadırların en büyüğüdür. Likör bardakları bir seçim gecesi yorgundur diyelim. Mesele
            sarhoşken Allah demek değil, Allah derken sarhoş olmaktır. Demek oluyor ki abiler,
            çeyizlik tabakta yemek yenmemeli. Peki patron, bu tırnaklarınız neden uzun? Men-
            diller, ah mendiller. Bazen kan, bazen gözyaşı, bazen sevgilidir mendiller. Kimi zaman
            Üsküdar’ın işveli şemsiyesinde köprüdür mendiller. Eskiden cebimde at arabası
            taşırdım. Vahabiler bilyelerim için hep yalan söylerdi. Yahudiler lanetlidir. Cumartesi
            balık tutmak yasaktır. Atıl kurt. Malkoçoğlu bizden evvel almasın kaleyi. Ölüm var.
            Çünkü ölüm, suskun kartalın yuvasında gümüş gibi parlıyor abiler. Yaradanın herhalde
            sırf yazayım diye bana ikram ettiği bu adamdan, artık alacağımı aldım, heybemi
            yeterince doldurdum deyip yoluma koyuluyordum. Hatta iki adım atmış başımı geri
            çevirmiştim ki seslendi: – Bacım! – Buyur bey amca. – Ben nerde görsem tanırım. Bu
            zeytin çekirdekleri her zaman ağlatır beni. Tezek kokusu almadan yaşayamam. Anne-
            min ördüğü kazağı giymeye utanırdım mesela. Hiç huyum değildir şehrin çatısına
            taş atmak. Mahallemin aynalarını ben kırmadım derim. Evet, kiremitlerin ardındaki
            ülkem evimin arka sokağına düşer. Ha unutmadan şunu da söyleyim, benim için köy,
            akşam ezanında bolca sulandırılmış bir tas ayrandır. Sen de unutma. Kırmızı sirkeli
            salatalık turşusu yemen için acıkman şart değildir. Hadi uğurlar olsun. Elimden gelse,
            bu adamı dikkatli dinlemek için düşüncelerini hecelere bölmek isterdim. Kim demiş




                                                                                    191
   186   187   188   189   190   191   192   193   194   195   196