Page 22 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 22
Emir Kalkan Hikâye Yarışması
Ayşe’nin yüzünü hayal meyal hatırlıyordu. Gözünün önüne getirmeye çalıştığı o güzel
yüz yağan karlar arasında yitip gidiyor, nefesleri soğuktan buz tutup parçalanıyordu.
Beyaz nefeslerinin ardındaki güzel yüz siliniyordu. Gözünün önünü göremiyordu
İbrahim. Ayşe’nin yüzü gözlerinin önünden kaçıp gittikçe, cebinde aylardır sakladığı
hediyeye dokunuyordu. Omuzlarına, atının yelelerine, kasketine kar birikmişti. Burnu,
ağzı ve elleri soğuktan uyuşmuş bir haldeydi. Sokaklar harabeye dönmüş, çeşmeler
buz tutmuş, dükkânlar kapanmıştı. Evlerden ağlama sesleri duyuluyordu. Sokaklar
boştu. Bütün bu durgunluğun üstünü karlar örtmüştü. İbrahim kendine itiraf etmese
de bu soğuk ve tenha yürüyüşten ürküyordu.
İçindeki ürpertiye, yüzündeki uyuşmaya, gökten düşen iri kar tanelerine rağmen
geçtiği her sokağa dikkatle bakıyordu. Ayşe’nin evini hatırlamaya çalışıyordu. Aslında
bütün bu sokakları tanıyordu. Bu sokaklarda yaşananlar gözünde hayal meyal canla-
nıyordu. Babasıyla her sonbaharda sokak sokak gezip kürk, çizme, kalpak ve kaput
tamir ediyorlardı.
Bütün evler birbirine benziyordu. Hepsi savaştan bezmiş, hepsi yorgun ve yoksuldu.
Hepsinden cenazeler çıkmıştı. Hepsi kendi içine kapanmıştı. Tifüs salgını nedeniyle
kimse dışarı çıkamaz, kimse kimseyle tokalaşmaz ve konuşmaz olmuştu. Her gün
yüzlerce kişinin canını alan tifüs şehre egemen olmuştu.
Seferberliğin ilanından beri Erzurum’da bütün dertli sokakların ucu Üçüncü Ordu
Karargâhına çıkıyordu. İbrahim’in atı da yolu ezbere biliyormuş gibi cılız ve kar üstün-
deki ürkek adımlarıyla sahibini Karargâh binasına götürdü.
Karargâhtaki nöbetçi subayını sobanın başında kolundaki yaraya pansuman yapar-
ken buldu. Genç bir teğmendi. Sarıkamış Harekâtı’nda yaralanıp geri hizmetine alınan
yüzlerce subaydan biri olmalıydı. İbrahim selam verip kendisini tanıttı. Hasankale’de
bulunan Üçüncü Ordu Baştabibi Tevfik Salim Bey’in yazmış olduğu görev kâğıdını
teğmene verdi. Teğmen okuyup düşündükten sonra başka bir kâğıda gideceği demir-
cinin adını, evini ve gerekirse gece kalacağı hanı yazıp İbrahim’e verdi.
Karargâhtan çıktıktan sonra üç büyük sokağı aşıp teğmenin verdiği adresi buldu.
Yanılmamıştı. Ayşe’nin evi de bu sokaktaydı. Sokağın başında durdu, yıllar öncesini
seyretmek ister gibi elini gözlerine siper ederek yağan kardan korumaya çalıştı.
Çatılardan buzlar sarkıyordu, duvar dipleri buz bağlamıştı. Yağan kar altında bu
haliyle sokaktaki bütün evler birbirine benziyor olsa da demircinin evini, dükkânını
ve Ayşe’nin evini kolayca seçebildi. Ağır ağır yürüdü. Ayşe’nin evinin önündeyken
yüreğinin hızla çarptığını hissetti. Bir kapı açıldı, bir ayak sesi, bir öksürük sesi duydu.
Kar taneleri havada asılı kalmış gibiydi. Bu Ayşe’nin sesiydi. Öksürüyordu. Kapı
tekrar kapandı. Evin içinden bir öksürük sesi daha duydu İbrahim. Sokağın bir başka
22