Page 27 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 27

Caner Çaylak | Sirayet

                                                ✥
               Şehirden çıkalı iki saat olmuştu. Kurt sesleri duyuyordu İbrahim. Etrafına baktı
            korkuyla. Büyük bir gayretle yağan karın indirdiği perdelerin altında bir şey göremedi.
            Kurt sesleri çoğaldı. Sağ taraftan geliyordu sesler. Az ilerisinde bir koruluk, onun da
            ilerisinde yayvan bir tepe vardı. Tepenin üstünde saldırıya geçmiş iki kurt gördü.
            Koşarak tepeden aşağıya doğru iniyorlardı. Dikkatli bakınca koruluğun önünde yerde
            çırpınan bir asker gördü. Bu kış sadece insan etiyle beslenmiş olan kurtlar parçalamak
            için bu askere saldırıyordu. Atını koruluğa doğru sürüp tabancasını belinden çıkardı.
            Önce havaya ateş etti, kurtların dikkatini çekip hızlarını kesti. Kendisine yönelen
            kurtların öndekini vurması ve tekrar tabancasına mermi sürmesi arasında diğer kurt
            o kadar yaklaşmıştı ki dişlerini görebiliyordu. Atı kurttan ürküp şaha kalktığı sırada
            ikincisini de vurup öldürdü. Dağlarda yankılandı silah sesleri. Ağaç dallarından
            kargalar havalandı.
               Yerde yatan askere yaklaşıp baktı. Uzun zaman önce yere düştüğü, kalkmak için
            çırpınıp başaramadığı, tekrar yere kapaklandığı üzerindeki, yüzündeki ve ellerindeki
            çamurlardan belliydi. İbrahim yerden biraz taze kar alıp askerin yüzündeki çamuru
            temizledi. Minnet dolu gözlerle kendisine baktı asker. Soğuktan yüzü mosmor olmuştu.
            Ağzından beyaz dumanlar çıkararak ismini sordu askerin.
               –Cemal, dedi, Mahmut oğlu Cemal, Malatya.
               Ellerinin ve ayaklarının morardığını gördü Cemal’in. Donma başlamıştı. Yakın-
            larda bir köy evine bırakılmazsa donarak ölecekti. Atının arkasına bindirdi. Atını
            mahmuzlayıp az önce kurtların indiği tepeye doğru sürdü.

               Mahmut oğlu Cemal’in bedeni soğuktan uyuşmuş, hareketleri yavaşlamış ve
            direnci tükenmiş olsa da üzerindeki bitler hâlâ azgın, iştahlı ve akılsızdılar. Cemal’in
            saçlarının arasından, gömleğinin yakasından ve dikiş yerlerinden, kolundaki yaraya
            sardığı bezin kıvrımlarından ve dolaklarında saklanmış binlerce bit kör bir iştahla
            İbrahim’in bedenine hücum etti, şuursuz tifüs mikrobunu İbrahim’e de bulaştırdı.
            İbrahim bütün bunları bileklerinde, ensesinde, kulak arkalarında ve göğsünde bir
            kaşıntı gibi hissetti ilk başta, önemsemedi.


                                                ✥
               Cemal’i içi yaralılarla dolu eve, bir belirsiz akıbete bıraktıktan sonra yola çıktı
            tekrar. Hasankale’ye ulaştığında akşam olmak üzereydi. İki gündür açtı, uykusuzdu.
            Sırtında, midesinde, ayaklarında dayanılmaz ağrılar başlamıştı. Çarıklarından içeri
            giren kar suyu bacaklarını uyuşturmuştu. Ateşi yükseliyordu. Güneş ağlayarak batı-



                                                                                    27
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32