Page 91 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 91

Şeyma Kaya | Aşkın Arka Bahçesinde
            Yaratıcıya emanetti yani ki... Bütün güzellikler onun tecellisiydi. Güzeldi o, korurdu
            güzel olanı... Bu eşsiz duyguya da nazar değdirmesindi.
               Ellerini açtı yavaşça, kapatıp gözlerini... Aşktan başka yöne çevirdi gözlerini...
            Kanatlanıp uçsundu, dualarla birlikte zuhûr bulsundu bir de... Bulutlara tutunup başka
            yüreklere insindi. Aşk gitti... Yürek hüzünlendi... Aşktan başka bir duygu görmemiş
            bu yüreğe, hüzün çok ağır geldi.

               Uçmaya başladı aşk, bulutlara değdi gönlü, kuşlarla şenlendi ömrü... Başladığı,
            işlendiği, var olduğu yürekte değildi artık... Uzaklaştı vatanından... Kendini yabancı
            hisseti ansızın... Hiç bilmezdi bu tecrübesiz ömründe, tatmamıştı hiç ayrılık, hasret,
            hüzün... Ağırlık hissetti ellerinde... Değişmeyeceğine olan inancı daha başlamadan bu
            yola, işte bu hüzün duygusuyla zedelendi yüreği... Ama kararlıydı aşk... O vefa taşırdı
            özünde. Hani bazı duygular ezelî dedik ya... Vefa böyle bir şeydi, çok eskiydi tarihi.
            Bîvefa olamazdı, benliğini işleyen ellere ihanet edemezdi, belliydi. Güç aldı kendinden,
            özünden, güzelliğinden... Canından, varlığından yani... Dağlar aştı, tepeler ve engin
            denizleri... Yorulmuştu, yorgundu ama değmişti sanki... Bir yürek yığıntısı görmüştü
            ötelerde, ışıltısıyla hayat vermekti emeli, bir de yorgundu hani... Soluklansındı, biraz
            dinlensindi. Yavaşça akmaya başladı derinliği sonsuz gökyüzünden... Ayağı yerden
            kesileli çok olmuştu ki işte yine yere temas etmişti yeniden... Garip bir durumdu bu...
            Her şeyden önce kendisi de burada garipti. Başka bir duyguydu işte... Düşüncelerini,
            hissettiklerini isimlendiremedi. “Ya aşk!” dedi ve devam etti yürümeye. Bu ülkeye
            hâkim duygu neydi önce onu bilmeliydi. İlk iş bunu keşfetmek belki de onu fethet-
            mekti.  Başına gelebilecekleri gelmeden önce kim bilebilirdi. Kaderin görünmeyen
            yazısını kim çözebilirdi. Usul usul yürüdü yine, her zamanki gibi çok asildi, güzeldi
            ve eşsizdi.

               Yürek ülkesi tam da o anda baktı kendisine yaklaşmakta olan aşka... Gözleri kamaştı
            önce, sendeledi sonra... Bütün zerrelerinin titrediğini hisseti ardından... Bu ne adı
            konulmadık bir güzellikti böyle! Güzelden başka bir şeydi aslında! İsimler kitabında
            ismi henüz yazılmamış, keşfedilmemişti sanki. Sûretler kitabında da resmi yoktu belli
            ki... Şaşkındı çok... Bu ilk izlenimlere alışkın, ilk hissedişleri bilen yüreğe bile fazla
            geldi. Şaşkınlığını da gizleyemedi hâliyle... Aşka karşı yapabildiği tek şeydi şaşırmaktı.
            Bu yürekte “şaşkınlık hâli” hâkimdi. Biraz toparlanınca övgüler yağdırmaya başladı
            aşka... Şiirler şarkılara karıştı yüreğinde.
               Aşk, biraz heyecanlanmıştı. Güzelliğinin başka bir yürekte övülmesi gururunu
            okşadı. Tecrübesizdi, duygular karşısında kontrolsüzdü ama kararlı gelmişti tâ bura-
            lara... Hafiften kabaran kibrini dizginledi. Biraz konuştular derken, gönülde konaklama
            kararı aldı aşk... Belki çok durmak değildi niyeti sonuçta bir görevi vardı onu buralara



                                                                                    91
   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96