Page 92 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 92

Emir Kalkan Hikâye Yarışması
            sürükleyen... Aşk ile şaşkınlık hâli, bu ilk hissediliş sağanağında vakit geçirdiler aşkın
            konakladığı bu yürek ülkesinde... Konuştular, anlattılar, sustular... Doyasıya... Ve
            artık aşk bir şeyler bırakmadan ve katmadan bir şeyleri benliğine, devam etmeliydi
            uzayıp duran yolculuğuna... Şaşkınlığın hâkim olduğu bu yürekten ayrılma vaktiydi
            artık. Çok bile oyalanmıştı. Bu daha ilk durağıydı hem de... Önünde uzun uzun yolları
            vardı aslında... Hesap ettiğinden daha fazla sürdü bu misafirlik, vaktiydi, gitmeliydi
            artık... Şaşkınlığın suskun bakışları arasında gökyüzü yolculuğuna kaldığı yerden
            devam etti aşk.
               Bu yürek yolculuğu biraz suskun, biraz değişik, pek de anlaşılamadan duygunun
            yoğunluğu geride kalmıştı nihayet. Aşk şimdilik sadece karmaşıktı... Şaşkınlığı pek
            de anlayamamıştı. Kendine şöyle bir baktı, bıraktığı bir şey göremedi bedeninden...
            Bu güvenle devam etti yoluna. Az gitti ve uz gitti sonra... Çok çok uzaklaştı büyüdüğü
            yürekten... İlk kez bu kadar sürgündü memleketinden... Vazgeçmek mi, o aklının
            ucundan bile geçmemişti henüz... Biraz hicran kırıklığı, yoluna devam etti... Dere
            tepe düz gitmişti sonra ve bir başka yürek ülkesi görmüştü ötelerde... En azından bu
            âna biraz tecrübeliydi... Yüreğe doğru gitmeye başladı, bir başka hevesle... Kim bilir
            ne ile karşılaşacaktı burada, bunu pek kestiremedi şimdiden. Ayakları bir kez daha
            yerdeydi artık. İkinci bir karşılaşma hâli mevzû bahisti. Aşk kaldırdı kirpiklerini
            usulca, ne göreceğinin telâşıyla öyle ki... Daha çok mâsum ve çok tazeydi. Göz göze
            geldiler âniden... Bu duygu bambaşka ve çok daha özeldi. İlk izlenimine de hiç benze-
            miyordu üstelik! Hissettiği şey şaşkınlıktan çok daha fazlasıydı çünkü. Öyle ki aşk bile
            bu bakıştan etkilendi neredeyse... Olmamalıydı, oldu. Henüz bir şey konuşmamıştı.
            Karşısındaki duygu ise çok daha yoğun görünüyordu gözüne. Dizlerinin bağı çözül-
            müşçesine sarsılmasından belliydi. Bu hayranlık ki şaşkınlıktan çok daha beterdi.
            “Hayranlık” tan başka bir şey değildi bu evet... Hayranlığın zirvesiydi... Aradığım
            duygu tam da bu işte dedi. Ve aşkı hemen kattı yanına. Yürek ülkesinin en hayranlık
            uyandırıcı yerlerinde gezdirdi. Hiç bitmesin istedi. Aşk ondan hiç gitmesindi. Son-
            suzluğu hissetmişti bu duyguyla.
               Aşka sığındı birlikte vakit geçirdiler çokça... Aşk da hâlinden fazlasıyla memnundu.
            Neden sonra bilemedi, burada gereğinden fazla kaldığını hissetti yine... İrkildi...
            Nereden geldiğini ve nereye gitmesi gerektiğini hatırladı âniden. Hayranlığın onu
            etkilemesine nasıl olduğunu bilmeden izin vermişti. Utandı birden. O mükemmeldi
            ve asildi. Yine öyle kalmalıydı, ışıltısını kaybetmeden gitmeliydi bir an önce. Biraz
            değişmişti yüz ifadesi. Hayranlığa artık gitmesi gerektiğini söyledi usulca. Biraz da
            üzgündü üstelik. Gözlerini aldı bu duygu üzerinden, veda etti âniden ve yola koyuldu
            sonra. Hayranlık öylece bakakaldı ardından... Aşk gitmesindi ama gitmişti ondan...
            Giderken bakışlarını almıştı sanki yüreğinde hissetti. Silinmeli miydi, bilemedi...



            92
   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96   97