Page 28 - Halil Edhem
P. 28

KAYSERø ùEHRø                        21  99  14













                                              GøRøù

                  Kayseri, içindeki tarihî âbideler ve øslâm mimarî eserlerinden dolayÕ, incelemeye
               de÷er bir  úehirdir.  Bu bakÕú açÕsÕndan, hiçbir  úekilde, Konya, Sivas veya
               Anadolu’nun herhangi bir úehrinden önemce aúa÷Õ de÷ildir. Kayseri, tarihi boyunca
               birçok olaylara sahne olmuútur. Aúa÷Õ yukarÕ Anadolu’nun ortasÕnda ve büyük bir
               ovanÕn üzerinde kurulan bu úehir do÷uyu batÕya, kuzeyi güneye ba÷layan ana yollara
               hâkimdir. MÕsÕr ve Suriye ile Anadolu’da egemen olan çeúitli devletlerarasÕnda
               meydana gelen iliúkiler dolayÕsÕyla, X(XVI). yüzyÕla  kadar Kayseri, büyük önem
               taúÕmÕútÕr.
                  Kayseri’de  øslâm öncesi devirlere ait âbideler hemen hemen yok gibi  ise de,
               øslâmî devirde burada yapÕlan  çok güzel eserler dikkatimizi  çeker.  Kayseri’nin,
               gerek tarihî durumu ve gerek adÕ geçen eserleri incelenip, geniú bir úekilde yazÕlarak,
               yayÕnlanmasÕ istenirdi.  Gerçi, Kayseri’den  seyahat dolayÕsÕyla geçen bazÕ
               AvrupalÕlar, bu  úehir hakkÕnda birtakÕm  risaleler veya seyahatnamelerinde çok
               faydalÕ bilgiler yayÕnlamÕúlara da, bunlar hiçbir zaman Kayseri gibi tarihi eski ve
               anÕtlarÕ  bol bir  úehri aydÕnlatmaya  yetmez. Ülkemizin birçok  úehirlerinde, tarih
               ilmini bilenler ve eski eserlere ilgi duyanlar  vardÕr.  øúte vatanlarÕnÕn tarihini
                                          1
               toplamak, ilk önce bunlara düúer . Gerçekten, Kayseri’de úehrin ileri gelenlerinden
               eski ødare Meclisi Baú-kâtibi merhum Nazîf Efendi, bu hususta çaba harcayarak, bir
               Kayseri Tarihi meydana getirmiú ve hatta bunu yayÕnlamak arzusunda da bulunmuú
               iken, ömrü yetmeyerek 1331 (1915) yÕlÕnda ölmesi, memleket için bir kayÕp teúkil
                                                        2
                                                                             3
               eder. Hatta eksik kalmÕú olsa bile, adÕ geçen eserin  yayÕnlanmasÕ faydalÕ olur .

                  1  Böyle úehirlere ait bazÕ özel tarihler vardÕr. Mesela, Edirneli Bâdi Efendi, Riyâz-Õ Belde-i Edirne
               adÕnda ayrÕntÕlÕ bir Edir ne tarihi yazmÕútÕr. AmasyalÕ Mustafa VâzÕh Efendi  el-Belâbilü’r Reîsiyye fi
               riyâzi Mesâili’î-Amâsiyye: Amasya Meselelerinin Bahçesinde Reislik Bülbülleri adÕnda 1239 (1824)’de
               bir Amasya tarihi yazmÕúsa da basÕlamamÕútÕr. Yine AmasyalÕ Hüseyin Hüsameddin Efendi, son
               zamanlarda önemli bir Amasya tarihi meydana getirmiú, fakat, yalnÕz ilk iki cildi [I. cilt, østanbul 1328-
               1330, II. cilt, østanbul 1329-1332] basÕlmÕútÕr. [Son iki cildi ise; III. cilt, østanbul 1927, IV. cilt, østanbul
               1928’de basÕlmÕú olup, hepsi dört cilttir. ] Kayserili Loidis Efendi adÕnda bir zat memleketine dâir Rumca
               bir eser yazmÕú ve Atina’da yayÕnlanmÕútÕr. Halil Edhem’in yazdÕ÷Õ adÕ geçen úehir tarihlerinden baúka, o
               günden bugüne, batÕ ölçüsünde olmasa bile, bizde de yerleúme  merkezlerimizin pek ço÷unun tarihleri
               yazÕlmÕú ve yayÕnlanmÕútÕr. Bunlardan bazÕlarÕnÕn adlarÕnÕ yukarÕda not 13’de andÕk (K.G.).
                  2  Ahmed Nazif Efendi, Mir’at-i Kayseriyye, hâlâ basÕlmamÕú olup, torunu merhum Râúit Demirel’in
               eúinde bulunmaktadÕr. Bütün gayretlerimize ra÷men göremedi÷imiz bu eserin içindekileri, A. RÕza Önder,
               Kayseri BasÕn Tarihi 1910-1960, Ankara 1972, s. 133-434’de  úöyle aktarÕr: I. Bölümü co÷rafya, II.
               Bölümü tarih olup, baúlangÕçtan OsmanlÕlara kadar, III. Bölümü ise, OsmanlÕlar Devri’ne aittir. AdÕ geçen
   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33