Page 31 - Halil Edhem
P. 31
24 102 KAYSERø ùEHRø 17
17
daireler bu meydanÕn üzerindedir. Önce Paúa SarayÕ da, burada bulunmuú olabilir .
Kayseri’de mahallelerin büyük bir kÕsmÕ øç Kale’nin dÕúÕnda bulunur ki, buralara da,
«DÕú ùehir» denilebilir. BuranÕn etrafÕ hiçbir zaman surlarla çevrilmemiútir.
Kayseri’nin Tarihçesi: Kayseri’nin eski adÕ «Mazaka» veya «Özepya» (—
Eusebia)’dÕr. Anadolu’nun øslâm öncesi devrelerinde Kapadokya’nÕn merkeziydi.
Erciyes ile birlikte bu bölgelere Kilikya denirdi. Mazaka’nÕn yeri, úimdiki úehrin
yerinde olmayÕp, bunun güneybatÕsÕnda Erciyes eteklerine yakÕn ve oraya hâkim
yüksek bir yer üzerindeydi. øúte «Eskiúehir» ve «Eski Kayseri» burasÕ olup, birço÷u
Bizans devrine ait hamam, mabet, kilise ve ev gibi binalarÕn kalÕntÕlarÕ
bulunmaktadÕr. YapÕ taúlarÕnÕn birço÷u siyahlaúmÕútÕr. SuyollarÕna ait künklerin
18
varlÕ÷Õndan büyük bir hamamÕn oldu÷u anlaúÕlmaktadÕr .
Eskiúehir’in terkiyle úimdiki úehrin kuruluúu hakkÕnda çeúitli söylentiler vardÕr.
19
AvrupalÕ tarihçilerin bazÕlarÕna göre, kale øslâm devrinden önce yapÕlmÕútÕr .
20
BazÕlarÕna göre de, kale tamamÕyla øslâmî eserlerdendir . øslâm tarihçileri ise,
Eskiúehir’i anarak, kasabanÕn önce orada oldu÷unu yazarlarsa da, bu yer
de÷iúikli÷inin ne zaman yapÕldÕ÷ÕnÕ ifade etmezler. Kâtip Çelebi Cihannüma’da
kalelerin Alâeddin Keykubâd tarafÕndan yeniden yaptÕrÕldÕ÷ÕnÕ ve Evliyâ Çelebi de,
21
bu kaleyi Sultan Alâeddin’in Rumlardan aldÕ÷ÕnÕ söylüyorlar . 730 (1330)’da
Kayseri’ye u÷rayan øbn Batûta, kasaba hakkÕnda bir úey söylemeyip; yalnÕz sultan
22
ile görüútü÷ünü bildiriyor .
23
Kayseri tarihinin ilk devreleri karanlÕktÕr . ùehrin 25 km. kadar kuzeydo÷usunda
bulunan «Kara Höyük», di÷er adÕyla «Kültepe»‘de taútan yapÕlmÕú alet ve takÕmlarÕn
çÕkmasÕ, orada tarih öncesi bir medeniyetin varlÕ÷ÕnÕ, yine ayni yerde M.Ö. 25 yüzyÕl
kadar önceki bir zamana ait çivi yazÕsÕyla yazÕlmÕú tabletlerin bulunmasÕ da,
24
Babillerin ve AsurlarÕn oralara egemen olduklarÕnÕ gösterir . Kayseri yakÕnÕnda
25
úimdi çözülüp okunamayan yazÕlarÕn ve heykellerin Hititlere ait oldu÷u görülür .
17 Evliya Çelebi, c. IV, s. 178.
18 Dr. Mordtmann, bu hamam kalÕntÕsÕnÕ anlatÕyor. Bkz. Borth, Trabzon’dan Üsküdar’a Seyahat, s.
57; Yakut, Mucemü’l-Büldan, Kayseri maddesinde bu hamamÕ Dr. Belinâs’Õn Kayseri için yaptÕrdÕ÷ÕnÕ
yazar; Bu konuda Evliya Çelebi de Seyahatname’sinde (c, III, s. 183) úöyle yazÕyor: “Kenar mahallede
“Hondi Hatun HamamÕ” çok eskidir. Hatta bazÕ tarihçiler “Belinas” adlÕ doktorun büyü (ilm-i Hikmet)
yaparak, bir kandil sÕrÕç(?) ya÷Õyla ÕsÕttÕ÷Õ hamam budur. Peygamber’in do÷du÷u gece kandil sönerek
hamam kullanÕlamaz oldu. Sonra Daniúmend meliklerinden “Hondi HanÕm” onartmÕútÕr derler. Amma
birçok yaúlÕ adamlar, Belinas hekimin büyü ile yaptÕ÷Õ hamam, eski Kayseri’de olup, gerçek binasÕ,
birçok kubbeleri ve kandil külhanÕnÕn yerleri bellidir derler.”
19 Texier, s. 541.
20 Cuinet, Asya-Õ Turkî (Fr. La Turquie d’Asie), c. I, s. 314. Bu yazar, Kayseri Kalesi ile Halep Kalesi
arasÕnda benzerlik bularak, Kayseri Tarihi’ni üç devreye ayÕrÕyor: Biri, I. ùâpûr’un úehri yÕkmasÕndan
önceki devre, ikincisi, o zamandan øslâmî Devre’ye kadar, üçüncüsü ise øslâmî Devre’dir.
21 Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi, c. III, s, 177.
22 øbn Batûta, Kayseri’de Anadolu Genel Valisi Emir Timurtaú’Õn MÕsÕr’a kaçarken vekil bÕraktÕ÷Õ,
Uygur Türkleri’nden Emîr Eretna’nÕn karÕsÕ Kayseri Vâlisi To÷a Hatun ile görüúmüútür. Bkz.
Seyahatname, Trk, trc. M. ùerif, østanbul 1335, c. I, s. 325; Kemal Göde, EratnalÕlar, s. 29-40. (K.G.).
23 Kayseri civarÕnda Kültepe’de 1925’de baúlayan kazÕ çalÕúmalarÕ 1948’de TTK tarafÕndan düzenli
bir úekilde sürdürülmüú ve hâlâ sürdürülmektedir. Bu kazÕlar neticesinde çÕkan belgelerin ÕúÕ÷Õnda, anÕlan
karanlÕk devreleri aydÕnlatan araútÕrmalar yapÕlarak eserler yazÕlmÕútÕr. Bkz. M. ùemseddin Günaltay,
YakÕn-ùark Anadolu, Ankara 1946, c. II, s. 213-262; F. KÕnal, Eski Anadolu Tarihi, Ankara 1962, s. 61-
66, 160 (K.G.).
24 Firûzan KÕnal, a.g.e., s. 39-61’e bakÕnÕz (K.G.).
25 Firûzan KÕnal, a.g.e., Hititler bölümüne bakÕnÕz. Bugün bu yazÕlar okunmuú ve heykeller
yorumlanmÕútÕr. (K.G.).