Page 148 - kappadokia_kralligi
P. 148
HALİT ERKİLETLİOĞLU / KAPPADOKİA KRALLIĞI VE ROMA-BİZANS DÖNEMİ
ayrılan Pontus halkları Grek değildi. Yerel Anadolu halklarının birbirleriyle
ve kısmen Perslilerle kaynaşması sonucu Kappadokialılar ortaya çıkmıştı.
Antik tarihçiler (Heredot, Strabon ve Plinus Kappadokia halkının “Leu-
kosyria” (Beyaz Suriyeliler) ismi ile anıldığını yazmaktadır . Beyaz Suriyeliler
155
denmesinin sebebi olarak da Touros’un güneyindeki koyu tenli Suriyelilerden
ayırt etmek için olup, bu toplumda sünnet âdetinin bulunması domuz eti
yemenin yasaklanmış olması, dini törenleri ve ırza geçme gibi gelenekler
gösterilmektedir.
Bir kısım yazarlar halkın Hint-Avrupa ırkına mensup olduğunu belirtirken
diğer bir kısmı da Anadolu’nun yerli halkı olduğunu belirtmektedirler. Antik
yazarların ekseriyetinin görüşüne göre de Kappadokialılar; Anadolu’daki
diğer kavimlerin aksine, Suriye’den gelmiş olan, Sami bir kavim olup,
Aramice konuşmaktadırlar. Bu özellikler Halys’in (Kızılırmak) çizdiği yay
içinde yaşayan bölge halkını diğer bölgelerdeki halklardan ayırmaktadır.
Ancak MÖ 6. yüzyıl ortalarından sonra Pers Ahamenişlerin bölgeye gelmesi
ile toplum yapısı daha da karışmıştır.
Buradaki halkın ister Hint-Avrupa, Tabal Sami veya yerli ırktan olsun
Anadolu’da bir mozaik oluşturdukları anlaşılmaktadır. Kralların isimleri
Persçe’dir. Çünkü bunlar Kappadokia, Pers egemenliği altındayken buraya
satrap olarak gönderilen Pers asilzadelerinin soyundan gelmektedirler.
Kappadokia’da köylerde oturan ve köle olarak çalışan bir sınıfın yanı sıra,
çok erken çağlardan başlayarak büyük toprak sahibi olan soylular vardır.
Bunlar genellikle rahip prenslerdir. Daha sonra ülke Pers hâkimiyetine
girince İran’dan çok miktarda Pers soylusu Kappadokia’ya göç ederek
büyük topraklara sahip olmuşlardır. Bu soylular zaman içinde Hellen kül-
türünü almışlar fakat ilkel halk, köy kültürünü sürdürmüştür. Bu bölgede
yapılan kazılarda bulunan yanık tahıl taneleri, bunların konduğu küpler ve
taş ambarlar, el değirmenleri ile o devire ait metinlerde rastlanan buğday,
mısır ve benzeri ziraat kelimeleri yerli halkın ziraat yanında bağcılık ve bira
yapımı ile de uğraştıklarını göstermektedir.
Kappadokialı çiftçiler, sınırlı tarlalardan fazla ürün elde etmek için potas-
yum nitrat açısından gayet zengin olan güvercin gübresi kullanmışlardır.
Ayrıca, halk yaşadıkları çevrede ekolojik dengeyi sağlayan güvercin ve
diğer kuşların tüy ve etinden yararlandığı gibi ürüne zarar veren böcek-
155 Baydur, s. 114, Strabon, age. s. 20
148