Page 130 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 2
P. 130
KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹ EKO / 121 [601]
şıkçı”, “muytâb” (kıl dokuyan), “bezirci”,
“sabuncu”, “korucu”, “tellal”, “yapucu”
(duvar ustası), “külahduz” (külah yapıcı-
sı), “hergeleci” (binek hayvan sürücüsü),
“gülcü” gibi mesleklere rastlanmaktadır.
Kayseri’de pastırma ve sucuk imalatı,
çarşaf ve yazma dokumacılığı, halıcılık*
ve kilimcilik ile demîrcilik ve bakırcılık*
önemliydi. Bu imalat dalları XIX. yüzyıla
kadar önemlerini korudu. Bunların yanı
sıra Kayseri’de değirmen (81 adet), mum-
hane ve şaphane gibi işletmeler de faali-
yet göstermekteydi.
1500-1520 yıllarına ait verilere göre, 1723 yılında yapılan Vezir Hanı (F. Yaman Arşivi)
Kayseri’de elde edilen resmî gelirler şun-
lardı: “mekkari” olarak geçen profesyonel taşı-
Giren çıkan mallardan, pazardan ve tar- yıcılar yürüttü.
tıya giren metadan alınan vergiler; bağ, Kayseri şehir planı düzenli olup, çarşıları
meyve, bostan ve sebze öşürleri; mum sur kapıları etrafında teşekkül etmişti. Si-
imalathanesi; bekçilik ve koruma hizme- vas Kapısı etrafında debbağlar ve sahti-
yancılar meskûn idi. Meydan Kapısı ile
ti; kovan ve ganem (koyun) resimleri; Yeni Kapı arasında At Pazarı, Meydan
cendere, boyahane, meyhane ve bozaha- Kapısı dışında da büyük bir çarşı oluş-
ne işletmesi ile pazarlara getirilen mallar muştu. Düvenönü*’nde ise savaşlarda ik-
ve kasaplıktan sağlanan gelirler (en bü- mal hizmetinde kullanılmak amacıyla de-
yük vergi gelir dilimini oluşturmaktaydı). ve ahırları ve zahire ambarları yaptırıldı.
Merkezi devletin zayıfladığı XVI. yüzyıl- Karaman eski defterdarlarından olan
dan sonraki dönemde, şehrin çıkarlarını Abdülkerim Efendi ise Hisar önünde on
temsil eden eşraf, Kayseri’de son derece bir dükkân, bir bakkal, dört arabacı dük-
etkili oldu. Bu eşraf, hoşlanmadıkları her- kânı ile birlikte bir fırın ve kahvehane
hangi bir valiyi şikâyet ederek ayrılmaya yaptırmıştı. Kayseri Bedesteni’ne bitişik
zorlayabilirlerdi; hiçbir yönetici onların 36 kuyumcu, altı dikici, iki terzi, bir halaç
onayı ve aracılığı olmadan görevini tam dükkânı vardı.
olarak yerine getiremezdi. Bazı batılı sey- XVII. yüzyıl Kayseri’si hakkında bize bil-
yahlar, Kayseri ve Saraybosna gibi şehir- gi veren seyyahlardan Polonyalı Simeon*;
leri “özgür kentler”, “kent-cumhuriyetle- şehirde kaftancılığın ve terziliğin gelişmiş
ri” olarak gördüler. Zira bu tür şehirler, olduğundan, ticarî mekânlar olarak da
bazı vergilerden muaf olma ve şehre as- bedestenler, hanlar, kuyumcu dükkânla-
rı, çarşı ve pazarlardan bahsetmiştir. Ev-
ker girişinin yasaklanması gibi önemli liya Çelebi* ise; Kayseri’de iki büyük ka-
ayrıcalıklar elde etmişlerdi. palı çarşının olduğunu söylemiştir. Ku-
Kayseri, XVII. yüzyılda da Türkiye’nin yumcular Çarşısı’nda her türlü kıymetli
idari, iktisadi ve kültürel merkezlerinden eşya ve mücevherler bulunmasına rağ-
biri olarak önemini sürdürdü. Üsküdar- men zengin tüccarlar alışverişlerini Bü-
İzmit yolu Ankara’ya ulaşıp oradan Kır- yük Bedesten’de yaparlardı. At Pazarı’nın
şehir üzerinden Kayseri’ye bağlandı. Bu yanındaki Uzunçarşı çok süslü bir mekân
asırda İran kervanları Kayseri üzerinden olup beyaz unun satıldığı Un Kapanı da
İzmir’e ipek getirmeye devam ettiler. Öte buranın hemen sağında idi. İç Kale Kapı-
yandan Kayseri, Adıyaman-Antep üze- sı’ndan çıkınca Attarlar Çarşısı’na ve ber-
rinden Halep’e bağlandı. Ulaşımda kulla- ber dükkânlarına ulaşılırdı. Buradan he-
nılan yük ve binek hayvanları Türkmen men sonra terzi ve tamirci dükkânları,
aşiretleri tarafından yetiştirildi. Devrin aşağı taraf ise bakkallar, kasaplar, fırınlar,
kayıtlarına göre, nakliye işini adları börekçi, çörekçi ve hoşafçı gibi dükkân-