Page 290 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 2
P. 290
KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹ EVH / 281 [761]
idarecisi) tasarrufunda bulunacağı şart ması, buna karşılık insanlar tarafından
koşulmuştur. Zaviyenin banisi olan Emîr kötü bir biçimde anılmaktan çekinilme-
Davud’un Karamanoğlu ailesinden Kay- mesi (melâmet) gibi özellikler öne çıkar.
seri Valisi Şeyh Çelebi*’nin babası olup Bu sebeple Kirmanî’ye bazı suçlamalar
onun da oğlu gibi Kayseri’de görevli ol- yöneltilmiştir.
duğu anlaşılmaktadır. Fütüvvet teşkilâtıyla da ilgisi bulunan Kir-
Kaynakça: Yard. Doç. Dr. Kemal Göde, E- manî’nin Ahî Evran’ın piri olduğu görüşü
retnalılar, Ankara 2001; Mikail Bayram, Şeyh doğru kabul edilirse, Kirmanî’nin Anado-
Evhadüddin Hamit el-Kirmani ve Evhadiye lu’da (ilk olarak Kayseri’de) Fütüvvetin bir
Tarikatı, Konya 1993; Mehmet Çayırdağ, “Kay- uzantısı biçiminde gelişmeye başlayan A-
seri Köşk Medresesinin Hankâh (Buk’a) Oldu- hiliğin* silsilesinde yer aldığı da söylenebi-
ğu Hakkında 1657 Yılında Alınan Mahkeme Ka-
rarları”, VI. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazı So- lir. Ayrıca varlığından ihtiyatla söz edilse
nuçları ve Sanat Tarihi Sempozyumu Bildiri- de birçok kaynakta adı geçen Baciyan-ı
leri, Kayseri 2002, s. 263-264, 268; Aynı yazar, Rum* (Anadolu Bacıları) teşkilâtı, kızı (ba-
“Vakıf Kayıtlarında Hacılar”, I. Hacılar Sem- zı kaynaklarda eşi) olduğu söylenen Fat-
pozyumu, Kayseri 2008, s. 175-186. ma Bacı’ya dayandırılır.
MEHMET ÇAYIRDAĞ
Mikâil Bayram Anadolu Selçukluları sul-
tanı I. Gıyasüddin Keyhüsrev’in hocası
EVHADÜDDİN-İ KİRMANÎ Mecdüddin İshak’ın hacdan Anadolu’ya
Kayseri’de yaşamış sufilerdendir. Tam a- dönerken birtakım ilim adamı ve sufîleri
dı Şeyh Evhadüddin Hâmid b. Ebi’l-Fahr beraberinde Anadolu’ya sevk ettiğini,
el-Kirmanî’dir. Kaynaklardaki bilgiler Kirmanî’nin de Ahi Evran’la birlikte o es-
kesin olmadığı için ancak M 1164-1166 nada Anadolu’ya gelenlerden olduğunu
yılları arasında İran sınırları içindeki söyler. Buna göre Kirmanî Anadolu’da
Kirman’da doğduğu söylenebilmektedir.
Yine kesinlik belirtmeyen kaynaklara gö- bir Fütüvvet reisi olarak bulunmuş ve ço-
re 1238 yılında ölmüştür. Kabrinin nere- ğunlukla da Kayseri’de ikamet etmiştir.
Kayseri’de bir evlilik de yapan Kirmanî’-
de olduğu konusunda birbirini tutmayan
görüşler vardır. Evliyâ Çelebi Kayseri’de nin burada Fatma adlı bir kızı dünyaya
medfun olduğunu söylerken, Bağdat’ta, gelmiştir. Kayseri’de bulunduğu sıralarda
Konya’da veya Diyarbekir’de defnedildi- Türkmenlerle Selçuklu yönetimi arasın-
ğini söyleyen kaynaklar da vardır. Kirma- da yaşanan gerginlikten Türkmen köken-
nî’nin ayrıca Turhal’da bir makamı (tür- li olan Kirmanî’nin de olumsuz etkilendi-
besi) bulunmaktadır. ği ve bu şehirdeki mallarının müsadere e-
Hayatı büyük ölçüde menkıbevî kaynak- dildiği anlaşılmaktadır.
lara dayalı olan Kirmanî, ömrünün bir Evhadüddin-i Kirmanî’nin kurmuş ol-
kısmını Anadolu’da ve dolayısıyla Kayse- duğu Evhadiye tarikatına ait iki tekke
ri’de geçirmiştir. Tasavvuf ilminde üstadı (zaviye) de Kayseri’de bulunmaktadır.
Muhammed es-Sücasî’dir. Ünlü sufîler- Bunlardan birincisi, Eretna Devleti’nin
den İbn-i Arabî (ö. 1241)’nin yakın dostu kurucusu Alaaddin Eretna’nın 1349 yı-
idi. Çevresinde oluşan tasavvuf halkası lında Kayseri’de yaptırdığı ve Köşk
sebebiyle yaşadığı devrin birçok ünlü Medrese adıyla bilinen hangâh (tekke)
sûfîsinin Evhadiye Dervişlerinden* oldu- ile ikincisi yine aynı şehirde Gülük Ma-
ğu kabul edilmektedir. Bunların çoğu Ahî hallesi’nde Karamanoğulları’ndan Hacı
Evran* başta olmak üzere Fahreddin Emîr Davud’un yaptırdığı zaviyedir (Ev-
Irakî, Bahaüddin Toğan, Taptuk Emre, hadiye Tekkeleri*).
Cemaleddin-i Aksarayî ve Yusuf-i Hakîkî Takipçilerinden biri tarafından, Kirma-
gibi Anadolu’da yaşamış sufilerdir. nî’nin hayatını menkıbevî de olsa hemen
Evhadiyye tarikatında kişinin Yaradan’ın bütün ayrıntılarıyla ele alan Menâkıb-ı
eserleri olan eşya ile meşguliyet içinde Evhadüddîn-i Kirmanî adlı bir eser ka-
olması, eşyanın esrarını ve güzelliklerini leme alınmış ve bu eser Gelibolulu Muh-
temaşa ederek Yaradan’ın celâl ve yiddin tarafından Türkçeye tercüme
cemâline ulaşması, iyiliklerin gizli tutul- edilmiştir (Neşr. M. Bayram).