Page 55 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 2
P. 55
[526] 46 / DOK KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹
zel isimlerinin (esmâü’l-hüsnâ) sayısı ol- Ey sanem sen mazharullahsın
ması bakımından dikkat çekici olup kut- Nüsha-i cümle kelâmullahsın
sal sayılmıştır. Başta tasavvufi edebiyat
olmak üzere Divan edebiyatında müna- diyen şeyhleri Temannâyî’nin felsefesi
cat ve ilâhilerde Allah’ın kudretinden gereği, kadınlara karşı özel bir saygıları
bahsedilirken nüh felek (dokuz felek), vardı. Yine tekkenin öğretisi icâbı:
nüh sipihr (sema, talih), dokuz çarh, do-
kuz felek yaratıp bunları düzen içinde Sofu kalender ol kazıt saçı sakalı
idare etmesi gibi hususlardan bahsedil- Sana bu bir tuzaktır gider kîl ü kâlı,
mektedir. Gerek İslâm öncesi gerekse Ebleh olma sofu ömrü verme sakın
İslâm sonrası Türkler dokuzu uğurlu nesneye
saymışlar, işlerini dokuzu dikkate alarak Gözün aç dîdâr-ı cennet hûri gılman
yapmışlardır. bundadır
Dokuz Osmanlar: Şah İsmail’in Anadolu’ya
gönderdiği “Dâîler”den biri olan Şeyh inancı ile yetişmiş olan Dokuzların atala-
Temennâyî’nin kurduğu tekkede yetişti- rı, saçlarını, sakallarını ve kaşlarını kes-
ler. Yavuz Sultan Selim Anadolu’daki şer memişler ama, tekke öğretileri içinde bu-
odaklarını temizlerken, Temennâî’nin lunan “insan ot gibi biter, ot gibi yiter” ve
“cennet ve cehennemin, huri, gılmanın
kurduğu tekkenin yakılıp yıkılması şeyh bu dünyada olduğu, başka bir dünya ara-
dahil bütün müritlerinin öldürülmesi sı- manın aptallık olacağı” inancını benim-
rasında isimleri “Osman” olan dokuz semişlerdir. Namazdan, oruçtan hülasa
mürit, Kayseri civarında bulunan köyle- İslâm’a ait bütün ibadetlerden kaçınmış-
re propagandaya gittikleri için (ihtimal ki lar; bu hallerinin nedeni sorulduğunda
isimlerinden dolayı) ölümden kurtuldu- da “ibadetlerimizi peşin olarak şeyhimiz
lar. Rivayete göre şeyhlerinden “Rafîzî- yapmıştır, ayrıca bizim yapmamıza lü-
lik” ve “Tenasüh” inancını alan ve tekke- zum kalmamıştır” gerekçesini ileri sür-
de olmadıkları için tesadüfen ölümden müşlerdir. Dokuz Osmanlar’ın sosyal ha-
kurtulan bu kişiler tekkenin ortadan kal- yatta kimseye zararı dokunmayan, kendi
dırılmasından sonra her biri kendine bir hallerinde “edep ya hû”yu düstûr edin-
yer, bir köy bulup izlerini kaybettirdiler. miş çok edepli insanlar oldukları herkes-
Kendi aralarında irtibatlı olan müritler, çe kabul edilir. Var olan bir şeye asla yok
korku ve ölüm endişesi ortadan kalkıp o- demezler, kesinlikle yalan söylemezler ve
lumlu bir ortam meydana gelince “Do- başkalarına yardım etmekten de çok hoş-
kuz Osmanlar” ismi altında tekrar teşki- lanırlardı.
latlandılar. Çoğunluğu köylerde olmak Kaynakça: Rasim Deniz Özl Ktp. Latîfî Yazma
üzere şeyhlerinin tarikat felsefesini yay- Tezkiresi, vr. 42b; Rasim Deniz Özl. Ktp., Cönk
maya çalıştılar. 49. vr. 38a; Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklope-
“Dokuz Osmanlar"ın bariz özellikleri: disi, C. 2, s. 368-369; DİA, C. 9, s. 500-501. İst
Belli bir âyinleri yoktur. Sohbet için top- 1994; Ahmet Şükrü Esen Defterleri, Tarih Vak-
landıklarında kadın ve erkek bir arada fı: Defter: XX (45, 204) (8/1, 9, 60, 61); XXVI
(679, 684); Mustafa İsen, Latifî Tezkiresi, s.
bulunurlar. Sarhoş olmamak üzere yalnız 462-463, Ankara 1990; Ahmet Emin Güven,
şarap içerler. Şarap içtikleri meyhanele- Kayseri’de Yazma Mecmualar, Kayseri 2000,
rin sahiplerinin kendilerinden olması ve s. 4; Ahmet Yaşar Ocak, Kalenderiler, Ankara;
sohbet için toplandıkları mekânın da Ahmet Yaşar Ocak, Bektaşi Menâkıbnâmeler-
“Dokuz Osman” felsefesini kabul etmiş inde İslâm Öncesi İnanç Motifleri, İstanbul
1983; Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk
birinin mekânı olması gerekir. Bir za- Mutasavvıflar, Ankara 1966; Rasim Deniz, I.
manlar Kayseri’de Hacı Kılıç Caddesi ü- Hacılar Sempozyumu, Hacılarlı Âşık Mestî ve
zerinde bulunan bazı meyhaneler ve Ki- Şeyh Temennaî, s. 273-282, 11-13 Mayıs Kayseri;
çikapı semtinde bulunan belli yerler ile Rasim Deniz, I. Kayseri Kültür ve Sanat Haf-
tası Konuşmaları ve Tebliğleri, “Kayseri Halk
meyhaneler Dokuz Osmanların ihtiyaç- Şâirleri ve Dadaloğlu”, s. 116-128, 7-13 Nisan
larını karşılardı. Tekkenin öğretileri ne- 1987, Kayseri.
silden nesile aktarılırken: RASİM DENİZ