Page 79 - kayseriden_kopan_turku
P. 79

Dilden tele dökülürken,
            Sesten sese bükülürken,
            Tohum gibi ekilirken,
            Dilimi korur türküler…


            Aşk umudu onda bulur,
            Acılar onda durulur,
            Sığınılan kapı olur,
            Güven doğurur türküler…


            Türküler bir özel dildir,
            Bülbüldür, kanayan güldür,
            Sığınılan tek gönüldür,
            Bende yorulur türküler…


            Bu şiiri, Ahmet Gazi Ayhan’ın ‘Gesi Bağları’ türküsünü dinlerden oturup bir çırpıda yazdım. Çünkü Ahmet
            Gazi Ayhan, Türk milletinin fıtratında var olan türküyle beslenme duygusunu güçlendiren bir isimdi.
            Anadolu insanının gurbetteki yalnızlığını giderir ve efkârını o dağıtırdı. Ahmet Gazi Ayhan, insanlarımızın;
            “Ağam İstanbul’u mesken mi tuttun/ Gittin buralardan bizi unuttun,’ türküsüyle yürek yangınına merhem
            süren bir dil şifacısıydı, hele hele ‘Gesi bağılarında dolanıyorum / Yitirdim yârimi aranıyorum’, yürek feryadı
            onun tezenesinde bir buhurdan gibiydi. Gençlik ve orta yaş dönemimde, en çok dinlediğim türkücülerden
            birisiydi. Niye çok dinlerdim? Çünkü benim gönlümün dilini kullanıyordu.  Üslubu Anadolu insanının   79
            bozulmamış tarzını yansıtıyordu. Özel bir söyleyiş tavrı vardı. Türküyü kendi diline göre şekillendirmiyor,
            halkın ağzından çıktığı bâkir şekliyle aktarıyordu.
            Ölümünün üzerinden otuz yıldan fazla bir zaman geçti, ama unutulmadı. Çünkü halkın ortak hafızası, onun
            söylediği türkülerle kendisini beslemeye devam ediyor.
            Türkülerden ve Türk sanat müziğinden bir kaçışın gözlemlendiği günümüzde, bunun ana sebebi; insanların
            hafif meşrep bir eğilime sürüklenmesi değil, ilkel bir modernleşme eğilimine yönelmesindendir. Ahmet
            Gazi Ayhan ve onun çağdaşı neslin türkücüleri, kenara çekilmek yerine, meydana çıkmalılar. Kurumlar da,
            bu insanlara karşı vefa borçlarını ödemede gayret içinde olmalılar.

            Türküler, kimliğimizin sözden sese yansıyan diriltici hammaddesini taşır. Toplumu ondan uzak tutmak,
            başkalarının güdümüne sürüklemek olur. Ben sözü, 1991’de düzenlenen Kayseri Kültür Haftası’nda eşi Türkü
            Sanatçısı Yıldız Ayhan’ın bir esprisiyle noktalamak istiyorum:

            Bu toplantıya katılan Yıldız Hanım, Kayseri Türkülerini yorumlamadan önce şunları söylemişti:
            “Ahmet Bey, halkına âşık bir insandı. Bana halkımı sevmeyi ve Türküleriyle ona hizmet etmeyi kendisi
            öğretti. Onun bu erdeminin farkına varanlara ne mutlu!”
            Ben merhumun öneminin bu satırlarla dile getirildiği düşüncesindeyim. Kendisine rahmet diliyorum.




                                                                                                                                       Muhsin İlyas Subaşı
   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84