Page 82 - kayseriden_kopan_turku
P. 82

Bismillahirrahmanirahim…

                          Sevgili Gazi Ayhan,
                          Senin korkunç mizah yanını, şairliğini, bestekârlığını her yönünü herkes söylemiştir. Yanımda kaç defa
                          çok kısa bir sürede şiirini yazıp, müziğini yapıp “nasıl olmuş dinle bakayım” demiştin. Ben de haddimi aşıp
                          şurayı değiştir, beğen medim deyip değiştirttiğimi hatırlıyorum. Hiç kızmadan notaların yerini değiş tirip
                          yenilerdin. Her enstrümanı çalardın.

                          Her şeyi de müzik haline getirirdin. İrili ufaklı bardaklar ya da şişelerle şahane müzik ziyafeti verirdin, insani
                          yanın çok kuvvetliydi. Tanımadığın hastaları tedavi ettirirdin. Bir hasta gördüğün zaman onunla beraber acı
                          çekerdin. Bugün yaşıyorsam, ben hastayken, bana göstermiş olduğun hassasiyet ve doktorlara gösterdiğin
                          kararlı tavırlarındır. Nur içinde yat sevgili Gazi Ayhan, huzur içinde yat.

                          Sevgili ablam Yıldız Süslen Balboy, 25 Mart 1934 yılında Ankara’da doğmuştur.
                          Annesi Muazzez Hanım, Babası Necati Bey’dir. Yıldız bebeğin annesi, Kırım kökenli bir aileden gelmektedir.
                          Anneanne Hanife Hanım, onlarda Rus zulmünden kaçmış, İstanbul’a
                          yerleşmişlerdir. Yıldız bebeğin dedesi Seyit Mehmet Bey Bursa’da doğmuştur. Bursa’da

                          Işıklar Askeri Lisesi’ni bitirip İstanbul’a Selimiye Askeri Kışlasına Levazım Subayı olarak atanmıştır. Aile
                          Kuzguncuk Paşa Limanı’nda oturmaktadır.

                          Seyit Mehmet ve Şerife Hanife, İstanbul’da evlenmişler ve 4 çocukları olmuştur. Yıldız bebeğin Babası
             82           Necati Bey (Abdulgaffar.) ise Kırım’da 1900 yılında doğmuştur. Bir yaşındayken Rus zulmünden kaçarak
                          Türkiye’ye gelmişler ve o zamanın

                          idarecileri tarafından Eskişehir’e yerleştirilmişlerdir. Baba Necati Eskişehir’de büyümüştür.
                          Göç ederlerken türlü zorluklar içinde anne ve babalarını kaybetmişler. Babamızın Ablası Zayide annelik
                          etmiş kardeşlere. Açlık yokluk ellerindeki kıymetli ne varsa göç

                          yollarında ellerinden çalınmış. Çok fakir olarak Eskişehir’e yerleşmişler. Ekmek yerine
                          tuğla gömermiş ateşe ve pişince yiyeceğiz balam derlermiş. Baba Necati Kurtuluş Savaşı’na katılmış. Harp-
                          ten sonra polis okuluna devam etmiş. Başarılarla, birincilikle bitirmiş polis okulunu. Savaşta Atamıza yakın
                          mevzilerde savaşmış. Öyle zorluklarla kazanmışlar ki Kurtuluş Savaşı’nı.
                          Babamız Necatı Bey anlatırdı. Atlılar savaşa önden gidermiş. Piyadeler arkadan.
                          Atların geçtiği yollarda pislikleri olurmuş. Bu pisliklerın içinde de arpa taneleri bulunurmuş. Arkadan
                          gelenler. Arpaları toplar. Su bulunca yıkar. Ve yemek niyetine yerlermiş. Vatanımız böyle fedakârlıklarla
                          kuruldu. ALLAH hepsinden razı olsun.
                          Cumhuriyetten sonrada Atamıza muhafız olarak atanmış. Ve her seyahatinde yanında bulunmuştur. Büyük
                          Atamız Kayseri’yi ziyareti sırasındada yanlarında bulunma şerefine nail olmuştur. Kayseri Atatürk Müze-
                          si’nde görebilirsiniz. Polis olarak ilk tayini Aydın’a çıkmıştır.
                          O sırada Eskişehir’de ilk izdivacını yapmış. Kırım kökenli Zehra Hanım’la evlenmiştir. Zehra Hanım’ın Kırım
                          Hanlığı’ndan prenses unvanı vardır. Aydın’daki vazifesinden sonra başkomiser olarak İstanbul Üsküdar
                          Başkomiserliği’ne atanmıştır.
   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87