Page 41 - Kültepe Kaniş
P. 41
M.Ö. 2. Bin Yılın Başlarında Anadolu’nun Siyasî Görünüşü
M.Ö. 2. Bin Yılın Başlarında
Anadolu’nun Siyasî Görünüşü
Başlangıçta, belge sayısının azlığından kaynaklanan bilgi eksikliği dolayısıyla, bazı
Asurologlar Asur devletinin siyasî hâkimiyetinin Orta Anadolu’ya kadar uzandığından
söz etmişlerdir. Fakat sonraki yıllarda bulunan birçok belgeden kolonilerin oluştu-
1
rulmasında ve tüccarların ticarî faaliyetlerini sürdürmelerinde Asur devletinin hiçbir
Anadolu krallığı üzerinde siyasî veya askerî hâkimiyetinin söz konusu olmadığı açıklıkla
anlaşılmıştır. Asur’daki şirketler adına veya doğrudan doğruya kendi hesaplarına ticaret
yapan kolonist Asurlular ticarî girişimlerini tamamen Anadolu krallarının izinleri ve
antlaşma kararları çerçevesinde yürütmüşlerdir.
Anadolu’da Asur’u başkentten gönderilen elçiler (šipru ša ālim) ve Kaniş’teki merkez
koloninin yönetimi temsil ediyordu. Burada birbirinden çok farklı diller konuşan
insanların nasıl anlaştıkları konusu ortaya çıkmaktadır. Yerli tüccarlara ait arşivlerde
bulunan, çoğu aralarındaki borç-alacak işlemleri ile ilgili tabletlerin Anadolulu kâtipler
tarafından yazılıp yazılmadığını bilmiyoruz. Fakat yerlilere ait tabletlerdeki yazının
özensiz ve daha büyük boyutlarda olması, yerli halktan bazılarının Asur dilini ve yazısını
öğrenmiş olduklarını ortaya koymaktadır. Tabletlerde Anadolu menşeli bir kelime olan
targumannum “tercüman” ve rabi targumannē “tercümanlar başı” tabirinin geçmesi iki
2
halkın nasıl anlaştıklarına bir ölçüde açıklık getirmektedir. Ne yazık ki, şimdiye kadar
yerlilerin dilinde yazılmış herhangi bir belge ele geçmemiştir.
Kültepe metinlerinde “Asurlu kimse” karşılığında “mer Aššur” sözü kullanılmıştır.
Aşağıda tanıtacağımız antlaşma metinlerinde de “Kanişli” ve “Hahhumlu” kimseler mer
Kaniš / Hahhim olarak anıldıkları halde, diğer Kültepe metinlerinde Anadolulu kimse-
lerden yaşadıkları şehrin sonuna aidiyet eki getirilerek “Kanişli”, “Mamalı”… şeklinde
bahsedilmiştir. Fakat Asurlular genel olarak “yerli kimse” karşılığında Asurca “dilsiz,
aptal” anlamındaki nuā’um kelimesini kullanmışlardır. Ancak bu söz Anadolu’da hiçbir
zaman aşağılayıcı anlamda bir yerlinin sıfatı olarak kullanılmamıştır.
1 Bu konuda bkz. E. Bilgiç 1948, s. 492.
2 targumannum önce Babilce’ye oradan da diğer Sami diller olan Aramca ve Arapça’ya ve dolayısıyla
Türkçe’ye geçmiştir. Bu kelime İngilizce (dragoman), Almanca (Dragoman), Fransızca (drogman) gibi
Batı dillerine de geçmiştir. Bkz. E. Bilgiç 1953, s. 52.
41