Page 12 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 12

Dağı’nın gölgesi vadiyi dolduracaktı. Koyu gölge serin
                                  havayı da  birlikte getirecekti. Küçük Yılanlı ve  Arpa
                                  Dağları ile Kulaklı kayalıklarının çevrelediği bağlarda
                                  tatlı bir rüzgar esmeye başladı. Bir çift  saka kuşu,
                                  Boncuk Kuyu’nun su  dolu yalağına kondu. Yalağa
                                  dalıyor, çırpınıyor, rengarenk tüylerini yıkıyorlardı.
                                  Arada bir  kırmızı gagalarını suya daldırıyor, sonra
                                  başlarını yukarı kaldırıyor ve suyu iştah ile içiyorlardı.
                                  Derken Hacı’nın varlığının farkına vardılar. Vardılar da
                                  kanat çırptılar ve Yılanlı Dağı’na doğru savrulup gittiler.
                                      Hacı, her zaman olduğu gibi yine Boncuk Kuyu’da
                                  oturuyordu. Gözdağı verecek ve haraç  isteyecekti.
                                  Çiloğlu’nun Hacı  Mustafa Efendi’yi gözüne kestirmiş,
                                  ondan haracını alacaktı. Şamilli’nin Mehmet Efendi ile
                                  haber göndermiş, ödünç adı altında elli sarı lira
                                  istemişti. Fakat Hacı Mustafa hiç oralı olmamış parayı
                                  da vermemişti. Para  alamayan Hacı’nın canı çok
                                  sıkılıyordu. Bu yerler kendinden sorulur,  Hacı’nın
                                  istediği olurdu. Mustafa Efendi aldırmıyor, haberi
                                  aldığından  bu yana da evinden çıkmıyordu. Bu adam
                                  Hacı’nın canına susamıştı. Bağ yolunda, bir yerde
                                  rastlasa yapacağını biliyordu. Hacı Boncuk Kuyu’nun
                                  ağızlığına yaslı, akasya ve iğde ağaçlarının gölgesinde
                                  gözlerini evlere dikmiş, durmadan düşünüyordu.
                                       Kulaklı Bağları, Sallı Bayır’dan sonra Yılanlı
                                  Dağı’nın eteklerine  kadar uzanırdı. Kulaklı Bağları
                                  üzüm asmaları ile kaplı vadi, sanki yeşil bir denizdi.
                                  Toprağı kıraç olmasına rağmen,  çok eski zamandan
                                  beri üzüm yetişirdi. Ne var ki kendiliğinden kaynayan
                                  veya akan bir damla suyu yoktu. Niyet ahalisi, kışın
                                  kuyulara kar doldurur, karın erimesinden elde ettiği su
                                  ile üzüm vaktini beklerdi.  Bu yüzden de su çok kıymetli
                                  ve hayatın ta kendisi  idi. Kuyular birkaç murabba su
                                  alan kuyulardı. Kuyularda su tükenince niyet kuyusuna


                                                            4
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17