Page 17 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 17
Obruk Çukuru’nun geçit verdiği yer İnecik
Boğazı’ydı. İnecik Boğazı’nı, Obruk Çukuru’nu ve
Kükürt Bağları’nı başka eşkıyalar tutuyor, iş
bulamadıkları zaman bataklıktan kamış çeken fukara
eşekçileri soyuyordu. İnecik Boğazı’nı kontrol altında
tutan koruyucular ile eşkıyalar arasında zaman zaman
silahlı çatışmalar oluyor, fakat Hacı o yerlerden uzak
durmasını biliyordu. Hacı kendi hayat sahasının dışına
çıkmıyordu. O asayişsizlikte eşkıyalar bölgeler
oluşturmuş ve her eşkıya kendi bölgesinden haracını
alıyordu.
Bölgelerin ayrılması, eşkıyaların rahat soygun
yapmasına sebep oluyordu. Kimse kimsenin işine
karışmıyor, Kulaklı Bağları’na ise Gavur Hacı’dan
başka eşkıyalar gelemiyordu. Hacı başkalarının
mallarına, canlarına el koyuyor, gereğinde gözünü
kırpmadan adam öldürüyordu. Taşıdığı mavzer onun
en kıymetli dostu ve can yoldaşıydı. Onunla avını
gözlüyor, onunla uyuyor, ondan güç alıyor ve onsuz
yaşayamayacağına inanıyordu. Çapraz fişeklikteki
mermi kapçıkları güneşte parlıyor ve Hacı’ya başka bir
görünüm veriyordu.
Şimdi sıra Çiloğlu’nun Hacı Mustafa Efendi’ye
gelmişti. Hacı Mustafa Efendi’nin bir oğlu askerdi ve
Çanakkale’de savaşıyordu. Diğer oğlu ise genç irisi
idadi mektebini yeni bitirmiş, kapı gibi bir delikanlı idi.
Askerlik şubesinden çağrılmış ve yakında askere
gidecekti. Büyük oğlu nefer olarak orduya katılmış ve
Çanakkale’de çarpışan bölüğün yazıcısı olmuştu.
Küçük oğul Ahmet ise ordunun subaya ihtiyacı var diye
subay namzedi olarak askere alınıyordu. İki evladı
birden asker olmasın istememişse de, ordunun subaya
ihtiyacı var diye şube talebinden vazgeçmemişti. Fakat
iki oğul da asker olunca Hacı Mustafa Efendi, eşkıya
9