Page 20 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 20

bekliyordu. Fakat şimdi ise ev insan ile dolup taşıyor,
                                  asker kaçağı Yunus’u, komşuları ziyarete geliyordu.
                                      Asker  karıları, dul kadınlar, kimsesiz kadınlar,
                                  Möhübe ile iş birliği yapıyordu. Nedense  kadınlar
                                  kıymetli ve kolay bulunmaz olan kendirden örme boş
                                  çuval taşıyordu. Çuvalı bulan Möhübe’ye koşuyor,
                                  Möhübe’de çuval getirene hak tanıyordu.  Bu çuvalların
                                  kerametini o kadınlar biliyordu.  Kadınlar sanki
                                  sözleşmiş gibi sır vermiyordu. Oysa Möhübe elde ettiği
                                  çuvalı tel tel söküyor, çuvalın liflerinden ip yapıyor ve
                                  meydana getirdiği ipleri boyayarak rengarenk halılar
                                  dokuyordu.
                                      Dokunan  halıları, pazarda halıcılar inceliyor, yün
                                  ipinden dokunmayan halının parlak renklerini gözlüyor,
                                  okşuyor, fakat halının nasıl bir ipten dokunduğunu
                                  anlamakta büyük sıkıntı çekiyordu. Ecdat yadigarı
                                  halıcılıkta kullanılan ip, yünden veya Mançester ipinden
                                  olurdu. Fakat Möhübe hanımın halı iplerinin ne cins ip
                                  olduğu anlaşılmıyor, göz kamaştıran güzel renklerinin
                                  nasıl oluştuğunu ancak işin erbabı biliyordu.
                                      Halılar yeşili, kızılı, beyazı ile  enfes bir görünüm
                                  sergiliyor, renkler gün  ışığında daha da parlıyordu.
                                  Möhübe kadın çuvaldan elde ettiği kendir liflerini
                                  kazana koyup kaynatıyordu.  Şafak vakti özel otlarını
                                  aramaya çıkıyor, kök boya otunu, ceviz yaprağını,
                                  sütleğeni, cehri çalısı tohumunu ve daha nice otları
                                  toplayıp kazanda kaynatıyordu. Bu türlü boya işini asıl
                                  Yahyalı   kazasından    gelen    kayın   validesinden
                                  öğrenmişti.  İstediği renge göre otları kazana atıyor,
                                  istediği renkte, istediği kadar ipi  boyayabiliyordu. O
                                  iplerle dokuduğu halılar değişik bir görünüm kazanıyor,
                                  renkli ipler  parlıyor, en nadide yün ipleri  ile  yapılan
                                  halılara taş çıkartıyordu. Halının değişik havasından,
                                  parlayan renklerinden  halıcılar hoşlanıyor, istenilen


                                                           12
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25