Page 25 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 25

bir türlü haber vermiyor. Yıllar yılı, şu karım, şu kızım
                                  ne yapıyor demez mi adam?   Daha yüzünü bile
                                  görmedim. Her hal, gavurlara hayran oldu da gelmiyor
                                  ” diyor, kaderine isyan ediyordu.
                                      “Kızım düşmanlar bize savaş açmış. Bizimkiler ile
                                  onlar birbirini öldürüyor. Keşke misafir olarak  gelseler
                                  de savaşmasalar, birbirini öldürmeseler. Onun için
                                  savaş diyorlar. Kim bilir, bu savaş ne zaman biter. Ölür
                                  müyüz, kalır mıyız, düşman buraya gelirse, ne yaparız
                                  bilmem ki? “
                                      Esma  kızın düşmanlar umurunda değildi. Babasını
                                  istiyor,  şeker istiyor, bayramlık istiyordu. Onun içinde
                                  anasını suçluyordu. Bir müddet sonra sesi kesildi ve
                                  küçücük ruhunu kapkara bir ümitsizlik kapladı.
                                     Kızının kahırlı hali  Möhübe’ye çok dokunuyordu.
                                  Esma zaman zaman böyle oluyor ve durmadan anasını
                                  suçluyordu. Möhübe’nin yüreği pança parçaydı. Kendi
                                  çocukluğu böyle değildi. Babası evde olurdu, bayramı
                                  bayram gibi karşılar, evleri misafirle dolup taşardı. Çok
                                  üzülüyordu. Kızı Esma’nın  şu bayram günü ümitsizlik
                                  içinde kıvranması, babamı isterim diye tutturması onu
                                  kahrediyordu. Çare olarak süpürgeyi kaptığı gibi
                                  sekideki kumları düzlemeye başladı. Kum üzerindeki
                                  izleri düzeltiyor, çöpleri topluyordu. Bir az kendine
                                  geldi. Kızını sevindirecek bir  şey yapmalıydı. Un
                                  çorbası pişirmeye karar verdi. Eskiden bayram
                                  yemekleri bol soğanlı, nohutlu,  lepa lep et dolu
                                  yahnilerle olurdu. Kocası Yunus yanında iken ne mutlu,
                                  ne güzel günler geçirmişlerdi. O günleri hatırladıkça
                                  derinden göğüs geçiriyordu. Hasretlik bir yandan, kız
                                  Esma’nın yakınması bir yandan dayanacak gücü
                                  kalmamıştı. Gözyaşlarını tutamadı, sessiz hıçkırıklarla
                                  sekide ki işini bitirdi.



                                                           17
   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30