Page 63 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 63

kurutulmuştu. Fakat insanların bu yıl elde ettikleri
                                  yeterli olmuyor ve insanlar açıkça, dağda bayırda ot
                                  yayılıyordu. Ayrıca insanların en büyük düşmanı kıştı.
                                  Şiddetli kışa karşı küçük bir çalı parçasını, bir tutam otu
                                  bile insanlar toplayıp istif ediyordu. Kurutulan meyveler,
                                  pekmezler, turşular,   şehirdeki toprak damlı evlere
                                  taşınıyor, kışın dirhem dirhem tüketiliyordu. Bu yüzden
                                  ahali yaşamak için bağları bekliyor ve her türlü belaya
                                  rağmen bağlarını terk edemiyordu.
                                       Çiloğlu’nun Mustafa Efendi’nin küçük oğlu, Ahmet’in
                                  niyeti İstanbul’da hukuk okumaktı. Fakat öyle olmamış
                                  bir ay içinde askerlik şubesine teslim olması için pusula
                                  gelmişti. Hacı Mustafa  Efendi ve ailesi endişe içinde
                                  kalmıştı. Emine Ana, Çanakkale’de savaşan Mehmet’in
                                  hasretine dayanamaz iken, diğer sevgili  oğlu, ana
                                  kuzusu Ahmet’ine nasıl dayanacaktı. Ana yüreği bu! İki
                                  oğlu da düşmanla göğüs göğse çarpışacaktı. Emine
                                  hanımın rüyalarına giriyor, yavruları için dualar okuyor,
                                  hatimler indiriyordu. Yakın komşularına iyi haberler
                                  gelmiyor, hafta da bir kere  şehit veya gazi haberi
                                  geliyordu. O zaman  şehit evlerinde feryadı figan
                                  başlıyor ve  niyet ahalisi yasa boğuluyordu. Açlık ağır
                                  basıyor, ağıtlardan sonra açlık ve hayat kavgasına
                                  yeniden   başlıyorlardı.  Olan    analara   oluyordu.
                                  Bağırlarından, yüreklerinden kocaman bir parça
                                  gidiyor, yok oluyor, kalan derin boşluk zehir gibi acılarla
                                  doluyordu.
                                      Ahmet askere gidince, ailenin kolu kanadı kırılacaktı.
                                  Ortada Gavur Hacı belası vardı ve eşkıya Gavur Hacı,
                                  Mustafa Efendi’den haraç istiyordu. Bu durumda
                                  babası ve ailesini yalnız bırakıp savaşa gitmek,
                                  felaketin tam kendisiydi. Komşu, Yunus Çavuş gelmişti
                                  ama Ahmet gidecekti. Belki Yunus, Hacı Mustafa
                                  Efendi’ye destek olurdu.  Şubeye  bir aileden iki kişi


                                                           55
   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68