Page 64 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 64
asker olmaz demişlerse de, ordunun subaya ihtiyacı
var cevabı verilmişti. Ahmet ise, subay namzedi olarak
orduya katılmayı büyük bir hevesle bekliyordu.
Ahmet askere gideceği günü bekliyordu ama bir
yandan da bin bir düşünce içinde Boncuk Kuyu’yu
gözlüyordu. Nuh Nebi den kalma tek gözlü dürbünü
göz hizasından ayırmıyor ve Boncuk Kuyu’yu gözlem
altında tutuyordu. İşte Gavur Hacı her zaman ki gibi
kuyuda yerini almış, kuyunun taştan kesilip çıkartılan
ağızlığına yaslanmış, mavzeri kuyunun ağızlığına
dayalı, yine evlerini gözlüyordu. Ahmet bu adamı
gördükçe öfke ve nefret ile dolup taşıyor, eşkıyadan
kurtulmak için türlü çeşit planlar yapıyordu. En önemlisi
şu Hacı’nın barındığı yeri keşfetmek olmalıydı. Bu
adam nerede barınır, geceyi nasıl geçirir, ne yer ne
içer anlamak lazımdı. Tüm niyet ahalisinin yaka silktiği
şu herifi yok etmenin çaresini, kendisi askere gitmeden
önce bulmalıydı. Şehirden bazen zaptiyeler geliyor,
fakat o gelenleri zamanında fark ediyor ve ortadan yok
oluyor, sırra kadem basıyordu. Üstelik Gavur Hacı’yı
hükümete şikayet edenin de başına bir bela geliyordu.
Ordular düşmanla boğuşuyor, yüz binlerce şehit
veriyordu. Sevgilileri ellerinden gidince insanlar
hükümetten ve zaptiyeden ümidini kesiyor, fakat
özlediği hayata da kavuşamıyordu.
Osmanlı orduları aynı zamanda bütün komşuları ile
savaşıyordu. Hınçak Cemiyeti (Sosyalist Ermeni
Cemiyeti) ve ondan ayrılan Taşnak Cemiyeti (Bayrak
Cemiyeti) Osmanlının harbe girişini fırsat bildi. Ermeni
devletini kurmayı planladılar. İlk düşündükleri mezhep
farklılıklarını gidermek oldu. Protestan ve Ortodoks
Ermenilerini birleştirme gayretlerine başladılar. Gezici
bir papaz çalışmaya başladı. Kiliselerde papazlar
mezhepleri birleştirmeye çalışıyordu. Böylece
56