Page 124 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 124
Emir Kalkan Hikâye Yarışması
Ne kadar uyuduğumu bilemiyorum, belki doktorlar ya da hemşireler bilir. Sanki
içimde bir yüzyıl geçirmişim gibi hissediyordum gözlerimi ilk açtığımda. Hastanenin
beyaz duvarları ne güzel hissettirmişti oysa ailem aklıma gelmeden önce.
O an yani annem, abim ve ablam aklıma düştüğü an çıldıracak gibi hissettim.
Artık onları göremeyecektim, yanımda olmayacaklardı. Dünyanın bütün kötü hisleri
içime hücum etmiş bende bir an önce ölme arzusu doğurmuştu. Ölmek istiyordum
artık. Bunu ailemin yanına gideceğimi zannettiğim için istiyordum. Küçükken öyle
demezler miydi zaten? Sevdiklerimiz ölünce güzel yerlere gider biz de onların yanına
gideriz diye. Hakikaten böyle miydi? O, hatırlayınca içimi ürperten karanlık sularda
boğularak ölen ailem güzel yerlere gitmiş olabilirler miydi? Ölüm öylesine korkunç
bir anda ve şekilde gelmişti ki onların iyi yerlerde olacağı içimden çok zorlamama
rağmen geçmiyordu. Bu galiba onları iyi bir yerde düşünmektense yanımda olmalarını
arzu etmemden kaynaklanıyordu. Onları istiyordum, hem de her saniyemde. Onlarsız
geçen her anım içimi bir ateş gibi kavuruyordu. Elim, ayağım huzursuzlanıyor gözle-
rim fıldır fıldır oradan ya da buradan çıkıp yanıma gelmelerini bekliyordu. Hastanede
kaldığım süre boyunca odanın beyaz kapısına ne kadar baktıysam da hemşirelerden
başka gelen olmadı. Artık kabullenmiştim öldüklerini ama içim hala alışamamıştı
yokluklarına. Sahi, alışmak bu acı için de uğrar mıydı insana?
Şimdi,
Şimdi kaldığım yetiştirme yurdunun penceresinde oturmuş dışarıda oynayan
çocukları izliyorum. Buradakilerden hiçbiri anne ve babasını tanımıyor ya da benim
gibi onları kaybetmiş. Yani birbirimizi anlıyoruz ve içimizdekiler aynıymış gibi hisse-
diyoruz. Kısa sürede Türkçeyi öğrendiğimden anlaşmakta sorun yaşamadım. Burada
herkes iyi ve sıcakkanlı. Geçen gün doğum günümü kutladılar, on iki yaşına basmı-
şım. İki yıl geçivermiş karanlığından kurtulduğum suyun üzerinden. Su gibi yıllar
da akıp gitmiş.
Buraya geldiğimde, bahçede durduğum zaman çocukların nasıl da yeni birisi gelmiş
diye etrafımda toplandıklarını dün gibi hatırlıyorum. Yüzlerinde merak ve tebessüm
vardı. Alışmam kolay olmasa da artık bende buralı gibiydim. İki yıl geçmesine rağmen
tek bir oyun oynamadım burada. Oyun bana bazen gereksiz bazen de hiç bilmediğim bir
şeymiş gibi geldi. Doğrusu, içimden hiç mi hiç oynamak geçmedi buraya geldiğimden
beri. Ama oynayanları izlemek beni oyalıyor, iyi geliyor çoğu zaman.
Bizim bot batınca botta olanların cesetleri kıyısından açıldığımız sahile vurmuş.
Hele bir tanesi varmış ki herkesin vicdanını titretmiş. O kişi ablammış, temizlikçi
ablanın bana gizli olarak gözyaşları içinde anlattığına göre. Dünyanın her yerinde
gündem olmuşta herkes bir an önce çare bulunulması için çağrıda bulunmuş. Ama
124