Page 127 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 127
Gagavuz
Ser c an Yılma z
✥
Hocavend’in karanlığı bir ejderha gibi çökmüştü. Ateş böceklerini andıran tek tük
ışıklar sınır kesimlerinden görünüyordu. Evler, sahipsiz çocukların ürkekliğini taşı-
yordu. Sessizliğin kimliği vardı. Kar rüzgârla karışık yağıyor, inceden boran izlenimi
uyandırıyordu. Etrafta görünür kimseler yoktu. Uzaklardan ara sıra kurşun sesleri
geliyordu. Şehir boşalmış gibiydi.
Karanlık, eski, taş yapılı eve hayalet görünümünü kazandırmıştı. Pencereler yer
yer kırılmıştı. Kapının rengi koyu kırmızıydı. Evin etrafında asker kıyafetine benzer
giyinmiş, silahlı on nöbetçi duruyordu. Nöbet tutuyorlardı. İçeride ise iki nöbetçi
köşede duruyorlardı. Odanın ortasında sandalyeye bağlanmış bir kişi vardı. Gözleri
de bağlanmıştı. Hocavend’e çöken akşam, gözlerindeki karanlığı artırmıştı. Diğer
odalardan çığlıklar geliyordu. Sesler çıldırtıcıydı. Acıdan kıvranan insanların sesleri
bütün bir evi dolduruyordu. Bazen birkaç kurşun sesi geliyordu. Önce bir silah patlıyor,
ardından ince bir inleme sesi duyuluyordu. Sonra kocaman bir sessizlik başlıyordu.
Köşedeki, iki nöbetçiden biri ayağa kalktı. Sandalyeye bağlanmış kişinin yanına
geldi. Gözleri bağlanmış insanın önünde durdu. Kısık bir sesle merakla sordu:
“Azerbaycan Halk Cephesi’nin Ağdam’daki gizli komuta merkezi nerede? Ağdam’da
hangi delikten savaşı yönetiyorsunuz?”
Konuşan Ermenice konuşuyordu. Karşıdan ses gelmedi. Bekledi. Sessizlik sürmeye
devam edince şiddetle bağırdı. Ardından sandalyeye bağlanmış kişiye sert bir yumruk
attı. Yüzü gerilmişti. Cebinden Rus yapımı tabancasını çıkardı. Önünde durduğu
adamın başına dayadı. Vurmayı düşündü. Köşede duran diğer nöbetçi bir hamlede
ayağa kalktı. Bağırırcasına arkadaşına seslendi:
“İndir o silahı. Şundan gerekli bilgileri almadıkça onu öldüremeyiz” dedi.
Bu söz üzerine silahını indirdi. Karşısındaki kişinin yüzüne bir yumruk attı. Küfür-
ler savurarak dışarı çıktı.
127