Page 131 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 131

Sercan Yılmaz | Gagavuz
               “Şu nöbetçide bir el bombası varsa, bu demek oluyor ki diğer nöbetçilerde de var.
            Ölen nöbetçi sayısını hesaba katarsak üç tane el bombamız var. O da bize yeter gibi
            görünüyor” dedi.
               Katır Mehmet söze girerek:
               “Aslında dört el bombamız var; ama duvar yıkıntılarının arasındaki nöbetçinin
            cebinden el bombasını almak tehlikeli olabilir. O yüzden şu anda üç el bombamız
            var. Cephanelik patlayıcı malzemelerle doludur. O yüzden üç el bombası cephaneliği
            havaya uçurmak için yeterlidir.”

               Fikir güzeldi. Fikir üzerinde anlaştılar. Gözleri kadına takıldı. Kadın odanın giri-
            şindeki duvara dayanmış odanın içine bakıyordu. Bakışları bir şey ifade etmiyordu.
            Donuk ve anlamsız bakıyordu. Duyularını kaybetmiş gibiydi. Ahmet Mirza ve Katır
            Mehmet’in bakışları da istemsiz olarak odanın içine takıldı. Karanlığa alışmış gözler
            odanın içini gördüler. İçerideki manzara korkunçtu. İşkence görmüş insanların beden-
            leri gözlerinin önünde duruyordu. İkisi de kısa bir zaman için asker kimliklerinden
            sıyrıldı. Soydaşlarına baktılar. Gözleri yaşarmıştı. Birbirlerine belli etmek istemediler.
            Köşede bir çocuk göze çarpıyordu. Başı ezilmişti. Yaşlı bir adamın yüzü tanınmaz
            haldeydi. Ahmet Mirza, acılı seslerine alışmış bu insanların yüzlerini görüyordu. Üçü
            birlikte, sessiz bir şekilde odaya bakarken, saçları karışmış kadın konuştu:
               “Bizi Hocalı’dan buraya getirdiler. Hocalı’da bu manzaranın daha beterlerini
            gördüm” dedi. Uzun bir zaman aradan sonra konuşmuştu. Sonra tekrar yıkıcı sessiz-
            liğine gömüldü.
               Kimseden ses çıkmıyordu. Ahmet Mirza titredi. Kendine geldi. Asker kimliğini
            büründü. Sinirli ve emreder bir sesle:
               “Planı yaptığımıza göre, bir an önce gidip şu cephaneliği havaya uçuralım.”


                                                ✥
               Üç kişi kapı önüne doğru yöneldiler. Kapının önünde yatan iki nöbetçinin cebinden
            el bombalarını aldılar. Eğilerek yürümeye başladılar. Diğer evin önüne geldiklerinde
            durdular. Pencerenin altına çömeldiler. Etrafta sessizlik hâkimdi. Ay ışığı pencere-
            den odaya vuruyordu. Yüzleri iyice belirgin olmuştu. Pencereyi zorladılar. Açılmadı.
            Tekrar zorladılar. Pencerede en ufak hareketlilik bile yoktu. Ahmet Mirza, etrafına
            baktı. Sürünerek, yıkılmış duvarın tuğlalarından bir tuğla aldı. Pencerenin altına
            geldi. Katır Mehmet’e bakarak, fısıltı şeklinde konuştu:





                                                                                    131
   126   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136