Page 130 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 130

Emir Kalkan Hikâye Yarışması
            karanlık sona ermişti. Görüntüleri başta algılayamadı. Uzun süre bağlı kaldığından
            gözleri ağrıyordu. Etrafın karanlığı gözlerinden açılmaya başladı. Birkaç nesneyi
            seçer oldu. Kapısı olmayan girişi gördü. Diğer odaya baktı. Kırılmış pencerelere gözü
            takıldı. Duvarlara yapıştırılmış kâğıt süsler sökülmüştü. Ortaya eski, ucube bir görüntü
            çıkmıştı. Ama şu anda onun merak ettiği şey, gözlerinden bezi alıp atan kişinin kim
            olduğuydu. Ellerindeki ipler çözüldü. Ellerini iplerden kurtardı. Ellerini ovaladı.
            Kan dolaşımı olmadığından dolayı morarmıştı. Sandalyeden kalktı. Adım atamadı.
            Ayakları uyuşmuştu. Ayakta durdu. Yavaşça arkasını döndü. Dikkatlice baktı. Katır
            Mehmet’i gördü. Kısık bir sesle:

               “Geleceğini biliyordum. Bir an önce buradan ayrılıp Ağdam cephesine gitmemiz
            gerekiyor.”

               “Sen konuşmadın değil mi?”
               Katır Mehmet’in sesi şüpheliydi. Bu soruyu ne pahasına olursa olsun sormak
            zorundaydı. Silahını yokladı. Ahmet Mirza sinirlenerek:
               “Derimi yüzseler de konuşmayacağım. Diğer nöbetçiler cephaneliğin olduğu evde
            kalıyorlar. Şimdi çoktan uyumuşlardır.”
               “O zaman onlara bir sürpriz yapıp, Ağdam’a gidelim.”
               Odada Katır Mehmet, Ahmet Mirza ve bir kadın vardı.


                                                ✥
               Hocavend’de gece yarısına yaklaşıyordu. Bütün sesler kesilmiş, etrafa derin bir ses-
            sizlik hâkim olmuştu. Evde bulunan üç kişinin yüzleri gerilmişti. Odanın bir köşesinde
            çömelmiş fısıltı şeklinde konuşuyorlardı. Kadının bakışları iki erkeğin üzerindeydi.
            Katır Mehmet bir önce harekete geçme isteğiyle kısık sesle sordu:

               “Ne yapacağız? Cephaneliği ve içindekileri nasıl havaya uçuracağız?”
               Ahmet Mirza düşündü. Karşısındaki diğer odaya bakıyordu. Nöbetçi cansız bir
            şekilde yere uzanmıştı. Gözü mavzerine takıldı. Ön cebinde belirgin bir şişkinlik vardı.
            Cevap vermeden ayağa kalktı. Diğer odaya doğru yürümeye başladı. İkisinin bakışları
            arasında nöbetçinin cebine elini attı. Cebindekini çıkardı. Avucuna aldı. Elinde bir el
            bombası duruyordu. Katır Mehmet ve kadın da diğer odanın önüne geldiler. Ahmet
            Mirza heyecan içinde:







            130
   125   126   127   128   129   130   131   132   133   134   135