Page 159 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 159

Levni ve İstanbul


                                          S alim Nizam







               Birinci bölüm Topkapı Sarayı Nakkaşhanesi İstanbul erguvan ve yasemin koku-
            luydu. Topkapı Sarayı Nakkaşhanesi’nin taş duvarlarını süsleyen Besmele–i Şerifler,
            Kelime–i Tevhidler ve Esma–ül Hüsnalardan oluşan, hat, tezhip ve minyatür levhaları
            altında Nakkaş Levni ve Şair Vehbi kendilerine sunulan kadehlerden meyan şerbeti
            içmekteydiler. Nakkaşhane kökboyaları ve üstübeç kokuyordu. Şair, Sultan III.Ahmet’in
            şehzadelerinin sünnet düğünü törenleri izlenimlerini anlatan şiirlerinden oluşan
            Surname–i Vehbi’sini Nakkaş Levni’ye uzattı. Bugün kabul salonunda sultana arz
            etmeden önce Levni’nin de görmesini istemişti. Bundan sonra Surname’yi resimleme
            işinde Levni’ye büyük bir görev düşüyordu. İstanbul’un lalelerle bezendiği devrin,
            lüks, eğlence, zevk ve sefa günlerine tezat Levni düşünceli görünüyordu. Kızıl sakalını
            durmadan sıvazlamasından, gözlerinin tek bir noktada odaklanmasından zor bir
            kararın eşiğinde olduğu anlaşılıyordu. Onu çok büyük bir görevin beklediğinin bilin-
            cindeydi. Sultan III. Ahmet’in şehzadeleri sünnet olalı bir hafta olmuştu. Şehzadeler
            adına yapılan sünnet töreni şenliklerini en ince ayrıntısına kadar resmetmeliydi. Uzak
            diyarlardan gelen papirüsler ve Hindistan’dan getirilen kökboyaları da hazırdı. Önce
            resim yapacağı kâğıtların üzerine arapzamkı katılmış üstübeç ve ardından renklere
            saydamlık kazandırmak için bu yüzeyin üzerine bir kat daha altın tozu sürdü. Hiç bir
            masraftan kaçınmamalı ve renkleri dilediğince kullanmalıydı. Çünkü padişah ona
            geniş yetkiler vermişti, sünnet düğünüyle ilgili hiçbir ayrıntıyı kaçırmamalıydı. Elin-
            deki yavru kedi tüyünden yapılma tüykalem fırçayla kâğıtlara ve fildişi levhalara
            çizimlere başladı. Önce İstanbul’u çizdi. İstanbul durdu, zaman durdu, tarih durdu
            Levni’nin fırçasında. Büyük renkli otağ çadırları kuruldu, Sultan Ahmet, fildişinden
            yapılma, altın, yakut, zümrüt ve murassa taşlarla işlenmiş tahtında yerini aldı. Hünkâ-
            rın yanında sadece Levni ve Damadı İbrahim Paşa vardı. Şehzadeler; sihirbazları,
            hokkabazları, ip üstünde yürüyen cambazları, ağzından alev çıkaran göstericileri,
            ayıyla güreş yapan cengâverleri, deve üstünde gösteri yapan cesur adamları seyre
            daldı. Yer sofraları kuruldu etli yahniler, bulgur pilavları, fıstıklı helvalar yendi, şer-
            betler içildi. Sazendeler çaldı, hanendeler söyledi. Mehter takımı törende yerini aldı.
            Mehteranbaşının işaretiyle, davullar, zurnalar, borular, kurrenay ve mehter düdüğü
            gibi nefesli, üflemeli çalgılar çaldı; kös, davul, nakkare, zil ve çevgânlara vuruldu.



                                                                                    159
   154   155   156   157   158   159   160   161   162   163   164