Page 94 - Halil Edhem
P. 94

KAYSERø ùEHRø   163  79  164            KAYSERø ùEHRø                        87   80

                                      267
 yazÕlmÕú ise de, çok  bozuk  oldu÷undan okunamadÕ. Türbenin  gerek içi, gerekse   Türbe kapÕsÕndaki kitabe ‘nin Türkçesi úöyledir: «Bu binanÕn yapÕlmasÕnÕ, yüce
 261
 kapÕsÕ yÕkÕlmÕútÕr. BazÕ yerleri yukarÕdan aúa÷Õya çatlamÕútÕr .   noyan, dünyada emirler meliki Emir Eretna -adaleti artsÕn- muharrem 740 (Temmuz
               1339) yÕlÕnda, eúi merhum Melike Süli Paúa için -Topra÷Õ mubârek olsun- emretti.»
 Orada var olan bir söylentiye göre türbenin etrafÕndaki bina, aslÕnda hânkâh
 (tekke) olarak yaptÕrÕlmÕú ve sonradan medreseye çevrilmiútir. Bu Köúk Medrese’yi   Metni aúa÷Õdaki gibidir:

 Anadolu’da kÕrk altÕ yÕl kadar, hüküm süren ve baúkentleri Sivas ile Kayseri olan    ΔϜϠϤϟ΍ ΔΣϮϜϨ Ϥϟ΍ ϞΧϻ ϪϟΪϋ Ϊϳί ΎϨΗέ΍ ήϴϣ΍ ϢϟΎόϟ΍ ϰϓ ˯΍ήϣϻ΍ ϚϠϣ Ϣψϋϻ΍ ϦϳϮϨϟ΍ ΓέΎϤόϟ΍ ΍άϫ ˯ΎθϧΎΑ ήϣ΍
 Eretna/Eratnao÷ullarÕnÕn yaptÕrdÕ÷ÕnÕ ve türbede de, bu aile fertlerinin bulundu÷unu,   ϪϳΎϤόΒγϭ ϦϴόΑέ΍ ΔϨγ ϡήΤϣ ϰϓ Ύϫ΍ήΛ ΏΎρ ΎηΎ̩ ϰϟϮγ ΔϣϮΣήϤϟ΍
 Kayseri’de bilenler çok azdÕr. Bununla beraber, ora ùer’i Mahkeme Sicilleri’nde adÕ
 geçen yerin Melik Eratna tarafÕndan ùeyh Evhâdeddin KirmanÕ sûfilerine (tasavvuf
 ehline) ait tekke olmak üzere kurulmuú oldu÷u ve bir zamanlar buranÕn epeyi vakfÕ   Bu kitabede «hazihi’l-imâre» yazÕlmasÕna bakÕlÕrsa, bunun yalnÕz türbe inúasÕna
 262
 da bulundu÷u kayÕtlÕdÕr . Hatta  adÕ geçen  úeyhin de o  yörede gömülü  oldu÷u   de÷il, belki etrafÕnÕ çeviren bir medrese veya tekke zannedilen binayÕ da içine almasÕ
 263
 söylenirse de, mezarÕnÕn yeri belli de÷ildir . Evliya Çelebi ise (c. 3, s. 179, 186),   gerekir. Yoksa yalnÕz, «hazihi’t-türbe» terkibi kullanÕlÕrdÕ.
 «Sultan Eziba Medresesi»ni anÕp ve  ùeyh Evhâdeddin Kirmanî’nin  597(1201)   Türbe içinde Mehmed Bey’in mezar kitabesinin Türkçesi ise úöyledir: «Merhum
 tarihinde ölerek, Sultan Evbiye Medresesi yakÕnÕnda gömüldü÷ünü açÕklÕyor. Gerek   Eretnao÷lu, Sultan Mehmed -Allah kabirlerini nurlandÕrsÕn- 767(1365) yÕlÕ (öldü) –
 «Eziba,» ve gerek «Evbiye» adlarÕnÕn, «Eretna»‘dan de÷iútirilmiú oldu÷unda úüphe   Allah topra÷ÕnÕ mübarek eylesin-» Metni aúa÷Õdaki gibidir:
 yoktur. Köúk Medrese hakkÕnda. Tarihçi Âlî, Füsûlu’l-Hallü Akd Usûlü’l-Harct ve’n
 Nakd adlÕ eserde , Eretnao÷ullarÕndan söz ederek úu bilgiyi veriyor: «AdÕ geçen   Ύϫ΍ήΛ ௌ ΏΎρ ΔϳΎϤόΒγϭ ϦϴΘγϭ ϊΒγ ΔϨγ ΎϤϫήΒϗ ௌέϮϧ ΎϨΗέ΍ ϡϮΣήϤϟ΍ ϦΑ΍ ΪϤΤϣ ϥΎτϠγ
 264
 Eretna, Mehmed, Alâeddin ve Eretna’nÕn eúi Süli Paúa adlÕ hatun Kayseri ùehri’nin
 kenarÕnda bir büyük bina altÕnda gömülüdür. Acizane, Kayseri ùehri’ni mirliva iken   Baúkentleri Sivas ve Kayseri olmak üzere Anadolu’da 736(1335)’den 783(1381)
 ziyaret ettim. Sonra Ravzatü’s-Safa Tarihi’nde yerini bulup, do÷rusunu aldÕm. BazÕ   tarihine kadar kÕrk altÕ yÕl süre ile, hüküm süren Eretnao÷ullarÕnÕn tarihi, daha henüz
 Türkçe tarihlerde Atye Bey diye yanlÕú yazdÕklarÕ, anÕlan merhum Eretna’dÕr.   tamamÕyla aydÕnlanamamÕú  ve bundan dolayÕ, incelemeye  muhtaç  bulunmakla
                                                                       268
 265
 AnlamÕ Neva  dilini inceleyince anlaúÕlÕr cinstendir.»  Âlî’nin  bu açÕklamasÕ çok   beraber, úimdiye kadar bunlar hakkÕnda yazÕlan úeylerin geniúletebilecek belgeleri
 do÷ru oldu÷u kitabe ile do÷rulanmÕútÕr. Ne yazÕk ki, gerek adÕ geçen kitabeyi, gerek   elde edemedi÷imizden dolayÕ, burada bu  konuda sözü  uzatmaya gerek
 türbe içindeki  mermer lâhitleri 1322(1906) yÕlÕndan önce, Kayseri’de  mutasarrÕf   görmüyoruz . YalnÕz, bu vesile  ile  úunu hatÕrlatmak faydasÕz de÷ildir ki,
                         269
 (sancak beyi)  bulunan adam (Zekai Bey)  yerlerinden söktürerek, mutasarrÕflarÕn   SelçuklularÕn yÕkÕlÕúÕndan sonra, Anadolu’ya tamamÕyla egemen olan ølhanlÕlardan
 oturmalarÕna ait olan eve,  havuz  ve fÕskiye yaptÕrmak gibi, ba÷Õúlamaya yaraúÕr   Sultan Ebû Saîd BahadÕr Han 717 (1317) veya 718(1318) yÕllarÕnda Emîr Çoban’Õn
 olmayan bir kadir bilmezlikte bulunmuútur. Teúekkür olunur ki, Kayserili merhum   o÷ullarÕndan Timurtaú’a Anadolu idâresini vermiúti . Fakat, babasÕnÕn sonradan
                                                          270
 Nâzîf Efendi, bu kitabeleri harap olmadan önce kopya etmiú ve birer sûretini bize   öldürüldü÷ünü ö÷renen Timurtaú, kendi hayatÕndan da emin olmadÕ÷Õndan, idâreyi
 vermiúti. Bu sâyede adÕ geçen yerin Eretnao÷ullan Türbesi oldu÷u kesin bir úekilde
 266
 anlaúÕlmÕútÕr .
               TOEM, “Benî Eretna”  makalesi, yÕl 1330, s. 18. Ravzatü’s-Safa’da Eretna’ya ait  yalnÕz birkaç kelime
                                                              bulabildik. Bkz. Bombay baskÕsÕ, c. 5, s. 161.
                  267
 261  Bugün hem medrese ve hem de türbe VakÕflarca aslÕna uygun bir úekilde onarÕlmÕútÕr. Medrese    Gerek bu ve gerekse ikinci kitabenin kaç satÕrdan ibâret olduklarÕnÕ ve yazÕlarÕnÕn üslubuna ait
 aúevi olarak kullanÕlmakta, türbe de ziyârete açÕktÕr. (K.G.).    bilgimiz yoktur.  Hatta, kopyalarÕnda bazÕ yanlÕúlÕklar oldu÷unu zannederiz. Biz burada elimize geçen
 262  Bu kaydÕ, Ankara Etno÷rafya Müzesi’nde Kayseri ùer’i Mahkeme Sicilleri’ni içine alan 66 nolu   sûretleri aynen alÕyoruz. [Ahmed Nazîf Efendi’nin,  Halil Edhem’e verdi÷i bu kitabe sûretleri, onun
 defterin 143. ncü sayfasÕnda gördüm (K.G.).    Kayseri II. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde terekesinde bulunan «Tarih-i Husûsî Kayseri» adlÕ-el yazmasÕ-
               eserindekilerin aynÕsÕdÕr (K.G.)].
 263  Nefahâtü’l-Üns’de adÕ geçen  úeyhin hayat hikâyesi yer  almÕúsa da  ölüm tarihi ve  mezarÕ   268
                     Bu konuda, Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde, merhum Prof.
 gösterilmemiútir.  Evliyâ Çelebi’nin verdi÷i tarihte bir yanlÕúlÕk olmasÕ gerekir. Çünkü Ahmed Eflakî,   Dr. M. Fahrettin KÕrzÕo÷lu’nun yönetiminde hazÕrlamÕú oldu÷um doktora tezi, Türk Tarih Kurumu
 Ariflerin MenkÕbeleri, c. I, s. 425’de Evhâdeddin Kirmani’yi Mevlâna’nÕn hizmetinde gösterir ki, Kirmanî   tarafÕndan: EratnalÕlar (1327-1381), Ankara 1994, (1. BaskÕ) ve (2. BaskÕ) Ankara 2000 yayÕnlamÕútÕr.
 belirtilen tarihten çok sonra 1238’de ölmüútür.]    (K.G.)
 264  Üzerimizde bulunan yazma nüshasÕ, s. 103. [øst. Ün. Ktp. Nu: 9783, vr. 103 a] Bkz. Kemal Göde,   269
                     Eretnao÷ullarÕ tarihi hakkÕnda baúlÕca  úu eserlere bakÕlabilir:  ùehâbeddin Ömerî, Mesâlik,
 EratnalÕlar, s. 153.   Ayasofya Ktp. de yazma, nu: 3416, c. 3, vr. 102; øbn Haldun, MÕsÕr basmasÕ, c. 5, s. 560; Müneccimbaúi,
 265  Eretna  adÕnÕ tarihçiler önceden beri, böyle yazarak elifin uzatÕlmasÕyla ve tanÕn üstünüyle   Câmiü’d-düvel, Umûmi Ktp. yazma, nu: 5020, 443; Âlî, Füsûlu’l-Hallü Akd Usûlü’l-Harc ve’n-Nakd,
 «Ârtena» úeklinde okurlardÕ. Gerçekten paralarÕnda da, bu ad «ta» ile yazÕlÕdÕr. Ancak, Devel-i Karahisar   [østanbul Üniversite Ktp. Türkçe yazmalar, nu: 9783, vr. 103 ab]; Corpus, Sivas-Divri÷i Kitabeleri (Fr. ),
 (Yeúilhisar)’da bulunan bir cami’in kapÕsÕnda bulup, kopya etti÷imiz aúa÷Õda yer alan bir kitabede bu ad,   s. 3949; Gâlib, Takvim, s. 106-109; Tevhîd, Katalog, s. 426-441; Tevhid, TOEM, yÕl 1330, s. 13-22; TOE
 Erdena/Eredna  úekliyle yazÕlmakla, bunu erkek  dana anlamÕna gelmek üzere elifi harekeli okumak   tarafÕndan yayÕnlanan OsmanlÕ Tarihi, c. 1, s. 475; [AyrÕca o günden bugüne kadar yapÕlan araútÕrmalarÕ
 gerekece÷i anlaúÕlÕyor. Di÷er yönden bu devre yetiúmiú olan Esterâbâdî’nin Bezm-ü Rezm adlÕ tarihinde   da  úöyle sÕralayabiliriz:  øsmail HakkÕ-RÕdvan Nâfis,  Sivas  ùehri,  østanbul 1928; 1. HakkÕ UzunçarúÕlÕ,
 bu ad, devamlÕ elif harekeli ve ta’nÕn üstünüyle harekelendi÷i [Türkiyat Enstitüsü’nün neúri olan Bezm-ü   “Sivas-Kayserî ve dolaylarÕnda Eretna Devleti ve KadÕ Burhaneddin Devleti”, Belleten, XXXII/126; AynÕ
 Rezm, s. 19, 86’da ta’nÕn üstünüyle de÷il, ya’nÕn üstünüyle yazÕldÕ÷ÕnÕ gördük (K.G.)] gibi Kayseri ve   müellif,  Anadolu Beylikleri, Ankara 1969; AynÕ  müellif, Eretna,  øA;  Z. Velidî Togan,  Umumî Türk
 yöresinde de böyle söylendi÷ini iúittik. Bu konuda bkz. Corpus, Sivas-Divri÷i Kitabeleri, (Fr), s. 41, not   Tarihi’ne Giriú, østanbul 1970; Yaúar Yücel, KadÕ Burhaneddin Ahmed ve Devleti, Ankara 1970; Faruk
 1. Besim Atalay, Türk Yurdu yÕl 1333, S. 40, s. 3658, “Türk Büyükleri veya Türk AdlarÕ” adlÕ makalede   Sümer, Anadolu’da Mo÷ollar, SAD, I(1969) Ankara 1970; Bunlara ek olarak, Türkiye tarihi ile u÷raúanlar
 [EratnalÕlar üzerinde yaptÕ÷ÕmÕz doktora çalÕúmasÕnda bu adÕn (Eratna’nÕn) yazÕlÕúÕ ve okunuúu hakkÕnda   genel olarak EretnalÕlardan söz ederler (K.G.)].
 geniú bilgi vardÕr. Bkz. s. 18-24. (K.G.)].    270  Timurtaú, Sultan  Ebû Saîd’in tahta çÕkÕúÕndan az sonra, Anadolu Vilâyeti’ne atanÕp, 722(1322)
 266  MülâzÕm øsmail Efendi adÕnda, di÷er bir bilim adamÕ da, bunlarÕ yazarak, bir mektupla meskûkât   veya 723(1323)’de istiklâlini ilân etmeye giriúti. Bkz. MüneccimbaúÕ, Câmiü’d-düvel (Çobaniyye FaslÕ),
 (madeni paralar ilmi) uzmanlarÕndan Miralay Ali Bey’e 1318(1902) martÕnda bildirilmiúti. Tevhîd,   Sahâyif, c. 3, s. 4-8; Bundan dolayÕ øbn Haldun’un verdi÷i 723 (1323) tarihi düzeltmeye muhtaçtÕr.
   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99