Page 95 - Halil Edhem
P. 95

88                           KAYSERø ùEHRø                          165  81

                                                           271
               emrindeki emîrlerinden olup, noyan unvanÕnÕ taúÕyan  Eretna (Eratna/Erdana)’ya
               bÕrakarak, 727 (1327)’de MÕsÕr’a kaçÕp gitmiú ve Eretna da Sultan Ebû Saîd’e baú
               e÷di÷ini bildirmekle, Anadolu Vâlili÷i kendisine bÕrakÕlmÕútÕ. Tarihçilerin vesikaya
               uygun olan kayÕtlarÕyla, Eretnao÷ullarÕnÕn elde  bulunan epeyi  sayÕdaki  paralar ve
               kitabelerindeki bilgileri karÕútÕrarak, Eretnao÷ullarÕnÕn siyasî tarihi aúa÷Õda oldu÷u
               gibi  özetlenebilir: Eretna 728(1327)’den, 736( 1335) yÕlÕna kadar Ebû Saîd’in bir
               vâlisi olmaktan baúka bir úey de÷ildi ve yalnÕz «emîr» ve «noyin/noyan» unvanÕnÕ
               alÕyordu. Bundan dolayÕ para da bastÕrmÕyordu. 733(1333) yÕlÕnda Sivas’a u÷rayarak
               kendisiyle  görüúen  gezgin  øbn  Batûta,  «Emîr  Alâeddin  Eretna»nÕn
               «Rum/Anadolu’da Irak Meliki’nin Vekili» (Nâib-i Melikü’l-Irak bi-Bilâdü’r-Rum)
                              272
               oldu÷unu söylüyor . Ebû Saîd Han’Õn ölümünden sonra 736(1335) veya 737(1336)
               yÕllarÕnda Eratna,  ølhanlÕlara  olan ba÷ÕnÕ keserek,  önce Tebriz’de yerleúen Emîr
               Çobano÷lu Küçük Hasan’Õn ve sonra MÕsÕr Memlûkleri’nden Kalavun o÷lu Sultan
               NâsÕreddin Mehmed’in himayesine girip, hatta bu ikincisinin adÕna para da
                       273
               bastÕrÕyor . Bu sÕrada, kendisinin  sultan unvanÕ almasÕna  izin verilmeyece÷i
               bellidir. Nitekim, yukarÕda Süli Paúa’nÕn 740(1339) tarihli türbe kitabesinde Eretna
               «emîr» ve «noyîn» unvanlarÕyla yetindi÷i gibi, ùehabeddin Ömerî Mesâlik’te, øbn
               Batûta Seyahatname’sinde,  øbn  Haldun tarihinde adÕ geçeni yalnÕz  bu unvanlarla
               anÕyorlar. Hâlbuki, NâsÕreddin Mehmed’in  ölüm tarihi olan 741(1340) yÕlÕndan
               sonra, yani 742(1341)’den baúlayarak, paralarÕnda «Es-Sultanü’l-A’deI Alâeddin»
               (adaletli Sultan Alâeddin) ve Mo÷ol usulündeki paralarÕnda, «Sultan Eretna» ad ve
               unvanlarÕ yer almaktadÕr. Bundan dolayÕ, NâsÕreddin Mehmed’in ölümünden sonra,
               MÕsÕr ve Suriye’de ortaya çÕkan karÕúÕklÕklardan faydalanarak, Eretna’nÕn kendisini
               MÕsÕr’Õn himâyesinden ayÕrmÕú oldu÷una ihtimal verilebilir. Gerçekten, Kayseri’nin
               güneybatÕsÕnda bulunan Develi Karahisar  (Yeúilhisar)’daki bir câmiin kapÕsÕnda
                                                                         274
               buldu÷umuz 747 (1346) tarihli bir kitabede «sultan» unvanÕnÕ almÕútÕr . Sivas’da
               Güdük Minare adlÕ bina içinde gömülü bulunan o÷lu ùeyh Hasan Bey’in 748(1347)
               tarihli mezar  kitabesinin Türkçesi  úöyledir: «Hazreti yüce sultan,  ulu sultanlar
               sultanÕ, milletlerin kulluk sahibi, dünyada Allah’Õn gölgesi, din ve dünyanÕn kÕlÕcÕ
               Sultan Eretna Hazretlerinin -Allah ülkesini dâim kÕlsÕn-» cümleleriyle daha gösteriúli
                                                                           275
               ve sanki en büyük sultanlara has olan lâkaplar ve unvanlar görülmektedir . Metni
               aúa÷Õdaki gibidir:

                  271  Prenslere ait olan bu ünvan hakkÕnda yukarÕdaki not 163’e bakÕnÕz.
                  272  øbn Batûta, Kayseri’de Emîr Eretna’nÕn eúi To÷a Hâtun’un oturdu÷unu ve adÕ geçen hatuna büyük
               demek olan «A÷a» unvanÕ verildi÷ini ve Eretna’nÕn gerek Kayseri’de, gerekse Sivas ve Ni÷de’de, Irak
               melikinin yani, Mo÷ol hükümdarÕnÕn vekili oldu÷unu kaydediyor. To÷a Hâtûn ile Süli Paúa’nÕn aynÕ kiúi
               olup, olmadÕ÷ÕnÕ bilemiyoruz. øhtimal ki, To÷a Hatun, Eretna’nÕn baúka bir eúidir. [Eratna’nÕn eúleri için
               bak. K. Göde, EratnalÕlar, s. 85]
                  273  Bu paralardan úimdiye kadar, hiç bulunamamÕútÕr. Bununla beraber, Sultan NâsÕreddin Mehmed’in
               sikkeleri arasÕnda, MÕsÕr ülkeleri kolleksiyonlarÕna alÕnmÕú olmasÕ da muhtemeldir.
                  274  AdÕ geçen kitabenin Türkçesi úöyledir: «Bu mubarek mescidi, yüce bilgin, adaletli sultan, Arap ve
               Acem’in Meliki  Sultan (Erdena)/Eredna, 747(1346) tarihinde onardÕ —Allah onun (mülkünü) dâim
               eyleye— » Metni:
                                        ϥΎτϠδϟ΍ ϢΠόϟ΍ϭ Ώήόϟ΍ ϚϠϣ ϝΪϋ ϻ΍ ϢϠϋ΍ Ϣψϋϻ΍ ϥΎτϠδϟ΍ ϙέΎΒϤϟ΍ ΪΠδϤϟ΍ ΍άϫ ήϤϋ (˺
                                                     ΔϳΎϤΘϴγϭ ϦϴόΑέ΍ϭ ϊΒγ ΔϨγ ΢ϳέΎΘϟ΍   ϰϓ ϰϟΎόΗ ௌ ϡ΍Ω΍ ΎϧΩέ΍ (˻
                  [Halil Edhem, adÕ geçen kitabeyi aktarÕrken, kitabenin aslÕnda bulunan «Kelime-i Tevhîd» ibâresini
               buraya almamÕútÕr. AyrÕca kitabede, taúçÕ hatasÕ olarak «mülkehu» kelimesi de yazÕlmamÕútÕr (K.G.)].
                  275  Eretna’nÕn lâkabÕ  «Alâeddin» oldu÷u halde, bu kitabede «Seyfeddin» yazÕlmÕú olmasÕ, dikkati
               çekiyor. Bununla beraber,  aynÕ sultanÕn çeúitli lâkaplar aldÕ÷Õ da bilinir. Bu konuda bakÕnÕz. Corpus,
               Sivas-Divri÷i Kitabeleri, s. 48. [Hüseyin Hüsaraeddin,  Amasya Tarihi,  c. 3, s. 31, 32 ve 36’da Onun
               «Reúideddin» unvanÕnÕn da oldu÷unu yazÕyor. K. Göde, EratnalÕlar, s. 62’de ünvanlarÕna. (K.G.)].
   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100